17 Ağustos 2011 Çarşamba

Gandalf'ı Beklerken...


Havadan sudan, oradan buradan yazarken en zoru bir başlık düşünmek. Belki de yazıya koyduğum fotoğraflar nasıl ki yazıdan son derece alakasızsa, başlıklar da alakasız olabilir. Neden olmasın? Şu an yazarken fark ediyorum ki sanki yazı karakterinde bir enteresanlık var ama hiç düzeltmekle uğraşamayacağım.



Bugünü eskiden, haftanın belli bir gününü, bir su kenarına gidip, çamaşır yıkamaya ayıran kadınlar gibi çamaşır yıkamaya adadım. Sabah 9'da başladığım süreç, kurutma makinesinin de desteğiyle herhalde öğleden sonra sona erer ve temizlikçi ablamız da kendini rahat rahat ütüye adar yarın. Ben de bugün, çamaşır yıkama seansları arasında evi nasıl düzene sokacağımı hayal ederim, büyük olasılıkla. Gerçi bugün insanlık için küçük, benim için büyük bir adım attım ve dolapların yeriyle ilgili bir değişiklik, bir derlenme toparlanma için bir usta çağırdım eve, fiyat almak için ilk etapta. Plan şöyle, salonun yanındaki odadaki, duvarın yarısını işgal eden dev kalorifer peteği sökülecek ve pencerenin oraya takılacak! Peki ev sahibi buna ne diyecek? Sonra oraya dev raylı dolap konulacak. Yine aynı odada bulunan bir başka dolap, bir şekilde boşaltılacak ve ortadan kaldırılacak. Aynı odadaki iki kütüphaneden en sevilen ve vazgeçilemeyen kitaplar ayrılacak ve diğerleri kendilerine maalesef yeni yuvalar arayacak. Bu arada yoğun araştırmalarım sonucunda, hiçbir kurumun, okunmuş roman istemediğini fark ettim. Buradan da duyurayım, isteyenlere, karşı taraf ödemeli olarak, elimdeki kitapları kargoyla yollayabilirim. Olmadı bir gün oturup, bloga bir liste yazayım, isteyenler bana söylesin, ben de üçer beşer yollayayım. Hem böylece boşa gitmemiş olsun kitaplar.

Evet eşya, dolap, kitaplık işleri böyle. Asıl mesele giysileri elemekte çünkü onları verecek birilerini bulmak daha zor. Yine pek çok kurum kullanılmış giysi istemiyor, haklı olarak. Eşle dostla da bedenler her zaman uyuşmuyor. Ve giysiler yepyeni olduğu için ben de şiddetle birilerinin işine yarasın istiyorum.  Tabi bir taraftan da nedense giysilerden, çoğunu kırk yılın başı giysem de çok zor ayrılıyorum. Ya sonra ihtiyaç duyarsam, ya gidip aynısından almak zorunda kalırsam diye ve tabi bir de giysilerin anı değeri de sözkonusu, şunu şuraya giymiştim, aaa bu eteği X'le almıştım diye. Halbuki neticede cansız nesneler kendileri, vereyim ve hafifleyeyim gitsinnnnn.

Keşke eve Gandalf gibi elinde asasıyla biri gelse ve iki üç asa darbesiyle önce evi, sonra da beni düzenlese...

1 yorum:

  1. kitaplar için benim de aklımda aynı şey var, bir daha okumayacağımı bildiğim kitapları ayırmak ve internet üzerinden isteyenlere dağıtmak. önceden de yapmıştım ama sonra da pişman oldum, aynı şeyin olmasından korkuyorum tekrar :=)
    nsnsyg

    YanıtlaSil