16 Ağustos 2011 Salı

Kıskanmak

Şöyle ara vermeden yazayım diyorum bir türlü olmuyor. Yazmama sebebim, manalı ve ulvi aktiviteler olsa - evi toparlamaya başlamak, kitapları elemek, giysileri elemek, kitap okumak, yazmak, sinemaya gitmek, yemek yapma konusunda aşama kaydetmek - "Tamam, bloga yazmaya vaktimin olmaması doğal" ama boş boş vakit geçiriyorum, yazmak istiyorum ve yine de yazmıyorummm. Çıkan sonuç belli aslında, tembelim! Fakat bunu düşünmemeye ve kendime uygun bir iş bulmak için, oturduğum yerden dua etmeye devam ediyorummmmm.

Bugün yine moda bloggerlarını kıskanıyorum ve onların hayatlarını çalasım var. Bir marka, moda bloggerlarının bir kısmını (neye göre bir kısım olduklarını bilmiyorum) hafta sonu için Alaçatı'ya götürdü. Moda bloggerları, Cuma günü bir güzel bavullarını hazırladılar ve hafta sonlarını o şahane, ortama uyumlu giysileriyle deniz, güneş, kum şeklinde Alaçatı'da geçirdiler. Beni ise kimse bir yere götürmüyor, bir yerlere götürmeyi bıraktım, bir defter bile yollayan yok:( Moda bloggerı olmak varmış vallahi.



Belki de blogda tek bir alana odaklanmak lazımdı. Sadece kitap, sadece yemek tarifleri, sadece moda gibi. Ama herşeyden ışık hızıyla sıkıldığım için bu odaklanma durumu benim için oldukça zor. Aslında sadece okuduğum kitaplar hakkında yazmak manalı olabilir ama ben okuduğum kitaplar hakkında yazmayı değil, onları okumayı seviyorum sadece. Bu da baktığımda, hiç üretken bir aktivite değil; otur saatlerce oku (ve bir de okuduklarımı hızlıca unutuyorum) eeee, ne olmuş yani bir sürü kitap okuyorsan, geri dönüşü yok. Oysa giyinmeyi seven moda bloggerları veya okudukları kitaplar hakkında yazanlar, bir açından birşeyler üretmiş oluyor. Acaba sadece kitap okuduğum ve havadan sudan yazdığım için bana hediyeler gönderip, beni tatile götürecek birileri var mıdır?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder