5 Eylül 2022 Pazartesi

Bitmeyen Yaz

Son derece sıcak bir gün, ben ve çocuklar kendimiz yaz tatili için Türkiye'ye fırlattık. Tombi maalesef her türlü yolculukta kustuğu için 4 saatlik uçak yolculuğunu ayakta sürekli torba ve temiz kıyafet organizasyonuyla geçirdim. 


Türkiye'de anne yazlığında, sabah herkesten erken kalkıp sabah sayfaları yazmayı, spor ve yoga yapmayı hedefliyordum. Sabah sayfalarını bir gün bile yazmadım, herhalde 3 hafta filan spor yaptım, bir iki hafta sabah yoga yaptım. Bir süre sabah ablamla yürüyüş yaptım. Fakat her sabah erken kalkıp, çocuklar uyanana kadar çılgınca kitap okudum. Çok iyi geldi sabah serinliğinde, kuş sesleri eşliğinde, kahvemi içerken kitap okumak...


Her yaz olduğu gibi kafamdaki huzurlu tatil ve yaşananlar eşleşmedi. Her yaz olduğu gibi bir daha bu kadar erken gelmeyeceğim deyip annemden ve ablamdan baydığım anlar oldu. Ancak fark ettim ki, insanları ve olayları olduğu halleriyle daha rahat kabul edebiliyorum. Mesela annemle ablamın, saçma sapan kavgaları eskisi kadar sinirlendirmedi beni. Annemle daha az kavga ettim, ablamı ve değişen hayat stilini iplemedim, 'Amaaaaan onun hayatı, ne yaparsa yapsın' diyebildim. Ev işlerinden, angaryalardan çok nadir şikayet ettim. Aferin bana!


Kendimle ilgili bu olumlu hallerin dışında, sürekli aynı ortamda olmaktan, gürültücü komşulardan, annemin her şeye karışmasından, çocukların kavgalarında, yemek yeme konusunda arıza çıkarmalarından, bir süre sonra aramıza katılan Garmin'in lüzumsuz market alışverişlerinden, gün içerisinde yalnız kalamamaktan, bir odaya girip kapıyı kapatıp sadece boşboş tavanı seyredememekten, sessizlik ve huzur (neden bizi hep geç yatan ve sürekli yatılı misafir çağıran komşular buluyor?) içinde erken uyuyamamaktan, sabah sayfalarını yazamamaktan, 'Roman yazmak istiyorum ama nasıl yazabilirim ya, ne yapsam, ne okusam' diye düşünüp, bir şeyler okuyup ama her yıl olduğu gibi hiçbir halt edememekten sıkıldım. Yeni bir yer görmemek, bilmediğim sokaklarda yürümemek, arkadaşlarımla kahkahalar atarak sohbet etmemek (galiba artık pek arkadaşım da kalmadı Türkiye'de), istediğim şeyleri yiyememek de beni arada sinir etti. 


Yazın beni mutlu eden şeyler bol bol kitap okumak, diyet yapmayıp dilediğim gibi yemek içmek, cilt bakımı yaptırmak, görüşmek istemediğim kimseyle görüşmemek, bol bol yağmura denk gelmek, geceleri cam açık serinlikte uyuyabilmek oldu.


Ve sıcak bir yaz günü, daha da sıcak bir havaya, ülkeye döndük. Kuş seslerinden, sabah serinliğinden, anne yemeklerinden, açık havada kahveyle kitap okunan sabahlardan, ablamla arada yaptığımız göl manzaralı yürüyüşlerden, domates ve salatalığın ağzımda bıraktığı şahane tattan buraya dönmek oldukça travmatik oldu. Geleli bir hafta oldu, okul telaşı, valizleri yerleştirme, yemek yapmaya tekrar adapte olma derken geçti gitti bir hafta. Gelir gelmez diyete başladım, haftada bir yoga yapmak üzere harekete geçtim ve bir de spor yapmak için bebek adımları attım. Geçen bir haftada zamanı, çocukların okulda olduğu zamanı kötü kullandığımı bir kez daha tecrübe ettim. İşin iyi tarafı bu sefer, bunun farkındayım ve umarım değiştirebilecek gücü de bulurum. Kendi hayatım için anı olsun bu yazdıklarım ve umarım sağlıkla, huzurla, neşeyle gelecek yaza kavuşalım.