1 Haziran 2019 Cumartesi

Can Sıkıntısı


Son yazdığımdan bugüne, birkaç kum fırtınası daha oldu, Mayıs ayı mevsim normallerine göre serin geçti. Parkta, deniz kenarında rahat rahat vakit geçirdik. Annem geldi İstanbul'dan. Gelmesini ben hafta sonları dikiş kursuna ve bir ay boyunca haftada üç gün pilatese rahat gideyim diye istedim. Dikiş kursu da, pilates de Mayıs ayında, hayatımda anlamlı bir değişiklik yaratamadan bitti maalesef. İkisinden de çok keyif aldım ama maddi imkansızlıklar nedeniyle devamı olamayacak gibi gözüküyor…

Dikiş kursuna toplamda dört kere gittim; yastık kılıfı, detayı çok olan bir makyaj çantası ve bir pijama altı diktim. Çok zevkliydi kendi ellerinle birşey yaratmak, bir makineyi kullanmayı öğrenmek. Evde dikiş makinem olsa kesin uğraşır didinirim diye düşünüyorum. Tabi bir taraftan maymun iştahlı olduğuma dair inanışlar ve deliller nedeniyle hiç girmeyeyim diyorum. Makinenin fiyatı ucuz ama evde onu koyabileceğim bir yer yok yani Tombi'nin bir çalışma masası yokken, benim bir dikiş masamın olması zor. Zaten ev öyle kalabalık ve küçük ki, her taraftan birşey fırlıyor.

Pilatese de beraberinde bir beslenme programıyla gittim. Tabi beslenme programına pek uymadım ama haftada üç kere düzenli hareket etmek çok iyi geldi. Bence her insanın egzersiz yapma fırsatı ve imkanı olmalı. Ancak burada da para engeli karşımda maalesef. Pilates dersleri bedava değil (büyük bir kupon indirimi sayesinde gittim) ve Garmin hem çalışmayıp hem de böyle şeyler peşinde koşmama pek sıcak bakmıyor.

Bir de Mayıs ayında çocuklarım dışında herkesten sıkıldım. Çocuklar kavga gürültü anlamında bayıyorlar ama yoldaşlıklarını, arkadaşlıklarını herkese tercih ederim. Allah aratmasın, eksikliklerini göstermesin ama arkadaşlarla, kocayla geçirilen vakitten, yapılan sohbetten, beraber içilen kahvelerden fena halde yoruldum. Koca tarafında gerçi pek beraber geçirilen vakit sözkonusu değil ama o da maalesef genel olarak bayıyor. Çocukları alıp uzaklara gitmek istedim. İnsanlarla geçirdiğim vakit anlamsız ve yorucu bir hal aldı. Söylediklerini dinlemeden oturdum karşılarında çoğu zaman ve içimden "Banane arkadaşım senin yaz tatili planından, verdiğin kilodan, kocanın işinden, babanın torunlarına olan sevgisinden, annenin puding yerken fotoğrafından!!!!" diye bağırmak istedim. Neden bu insanlar benim etrafımda diye oturdum düşündüm, düşündüm. En mutlu olduğum anlar yatağa uzanıp rahat kitap okuduğum ve istediğim diziyi istedim kadar izlediğim zamanlardı. Bir dizinin içine girip -tabiki çocuklarla ve mümkünse iyi bir bakıcıyla- kaybolmak istedim. Grey's Anatomy'deki doktorlardan biri olsam fena mı olurdu? Sıklıkla düzenli bir işim olmadığı hatta ev işleri dışında hiçbir işim olmadığı için sıkıldığımı düşündüm ama kesin bir sonuca varamadım. Yaz tatili için hayaller kurup kendimi motive etmeye çalıştım ama işe yaramadı…

Böyle düşünürken, rüzgar eserken, çocuklarla vakit geçirirken Mayıs ayı da bitiverdi. Haziran ayından isteklerim, beklentilerim; hepimizin sağlıklı olması, fazla kilolarımdan kurtulmak, dikiş dikmek, bir şekilde spor yapmaya devam etmek, Tombi'nin matematiği biraz daha sevmesi, Lokum'un biraz sakin olması, Garmin'in de sohbet edilebilir, birşeyler paylaşılır bir hale gelmesi, annemin ise olaylara daha maydanoz olması…Ne diyim, hoşgeldin Haziran