23 Haziran 2020 Salı

Yazdan Yaza

İnsanoğlu kuş misali, güne çöl sıcaklarında başlayıp, kendini yağmurlu bir gecede İstanbul'da bulabiliyorsun. Çok şükür biz de kendimizi kavurucu sıcaklardan kurtardık ve İstanbul'a attık. Sıcaklardan kurtulmanın yanısıra eve misafir çağırma zorunluluğundan ve artık beni iyice bunaltan sosyal çevreden de kurtuldum. Aslında ben bu "evde kal" işini evde sadece ben ve çocuklar olduğumuz zamanlarda çok sevdim.

Önceki yazlarda, çocuklar annemde, ben ya ablamda ya da Garmin ile beraber otelde vb kalıyorduk ve göçebe gibi oradan oraya geziyordum. Garmin'in tatili bitince mesela ben annemde kalmak istiyordum çocuklarla fakat annem ablan yalnız onunla kal diyerek beni ablama yolluyordu. Ve ben ziyadesiyle sıkılıyordum. Şimdi ise uçakla geldiğimiz için kendimizi karantinaya aldık ablamın evinde. Ablam annemde kalıyor. Ve ben çocuklarla mutlu mesut günlerimi geçiriyorum. Annemin, ablamın stresli halleri yok. Mesela ablam bugün yemek bırakmak için uğradı. Annemle kavgalarından girdi, Tombi'nin el kaslarının güçsüzlüğünden çıktı, muhabbeti içimi baydı. Çok acı ama ablamın hayat tarzı değişikliği üç kişilik ailemizi gerçekten fena etkiledi. Hem annem hem de benim açımdan zorlu bir süreç. Ablam neye taktığımızı anlamıyor ama düşünsenize karşınızdaki insan birdenbire tepeden tırnağa değişiyor. Hiç kolay değil. Ben  yılın sadece iki üç ayı gördüğüm için unutuyorum uzaktayken ama annem söylenmekten vazgeçmiyor.

Ablamı bir kenara bırakalım ve günlük formatında yazmaya devam edelim. Sonra okuması zevkli oluyor. Geldiğimizden beri yeme içme halindeyim. Canım aşırı abur cubur yemek istiyor ama evde o anlamda bir şey yok. Akşamları çocuklar yattıktan sonra tek başıma Doc Martin izleyerek abur cubur yemek istiyorum ama hem evdeki bakıcıdan çekiniyorum oburluğumu görecek diye hem de elimde torbalarla çocuklara yakalanma ihtimalim yüksek. Belki bugün cesaretimi toplar giderim markete. Çocuklar yattıktan sonra etrafımda kimse olmadan, ayaklarımı uzatıp yayılmak öyle keyifli ki. Sadece 10 günüm kaldı, iyi değerlendirmem lazım. Sonrasında annem, ablam, ben, çocuklar ve bakıcı aynı evde yaşayacağız. Annem ile ablam, benimle ablam, çocuklarla ben sık sık kavga edeceğiz ve ben her yaz olduğu gibi geldiğime pişman olacağım. Benim gibi bir arkadaşım da çocukları ve bakıcısıyla geldi Pazar günü. Kendi evi var, gitmiş yerleşmiş. Kardeşi çalışıyor kendi hayatında. Annesi babası başka şehirde. Hiç öyle bizim gibi bütün yazı beraber geçirme planları yok. Bizde ise hep dip dibe. Seviyorum annemi de, ablamı da ama bazen çok bayıyorlar. Neyse alışırım ve bu yazı da yıllar sonra güzel hatırlarım inşallah.

Bugünlük, belki de bu haftalık bu kadar...