28 Mart 2013 Perşembe

Aynı Nakarat

Tombi annem tarafından uyutuldu. Annem mutfakta irmik tatlısı yapıyor.Temizlikçi abla, evin derinliklerinde, ne halt ediyor bilmiyorum. Görev insanı, birşeyler yapmadan ve birilerine birşeyler yaptırmadan duramayan annem şu an evde olmasaydı, kanepeye serilmiş, pek bir beğenerek okuduğum "Koleksiyoncu"yu okuyor olurdum, şu an. Fakat elime kitap aldığım anda kendisi,

- Bu resimleri niye çakmıyorsunuz?
- Alt bezlerini yerleştirsen ya...
- Kalk da şu balkonu topla Ş. ile
- Aynayı bence şuraya takın vb manasız cümlelere başlıyor. Ben de en iyi savunma aleti olarak bilgisayarı aldım elime. Gerçi benim durumumda bilgisayar da bir anlam ifade etmiyor; yılların işsiz güçsüzü bilgisayarda ne yapıyor olabilir ki? Yine boş bir iş yaptığımı düşünüyordur kesin ama en azından "Ödeme yapıyorum" filan diyebilirim.

Bu sabah Tombi'yi oyalamak adına dolabın derinliklerinden bir çanta çıkardım ve çantanın içinden de iki defter çıktı. Yine saçma sapan günlük yazmışım, beş on sayfa. Tombi yerde oyalanırken, ben de ne yazmışım diye okumaya başladım. Mevzu hep annem ve ona nasıl da sinir olduğum, tabi bir de işsizlik ve parasızlık. Yaşımı bilmeyen birisi okusa yazdıklarımı, en fazla 18 yaşında üniversite sınavına hazırlanan bir lise öğrencisi olduğumu düşünür. Rezillik yani. Çocuk sahibi, koca kadın olmuşum hala "Annem şöyle, annem böyle. Keşke başka bir gezegende yaşasa. Annemden nasıl kurtulurum. Neden benim annem?" diye yazıyorum ve bir de "Allah'ım ne olur para kazanmam için bana bir yol göster," diye tekrarlayıp duruyorum. Vallahi çok üzüldüm kendime. Üzülüyorum ama bir çıkış yolu da bulamıyorum. Günde ortalama 6-7 saat annemle beraberiz, Tombi'ye bakmama yardım ediyor, güya. Gelmese yoruluyorum ve beziyorum. Gelse varlığına sinir oluyorum. Ne biçim iş bu ya? Annemle çok iyi anlaşsak ne olurdu yani? Ya da daha iyisi, Garmin, Tombi, ben ve sevdiğim birkaç kişi Londra'nın merkezinde yaşıyor olsaydık. Ne olurdu yani? Hadi annemden hazzetmiyorum, bari şöyle harika bir işim olsaydı, çok para kazandığım? Böylelikle Garmin'e, anneme ve ablama maddi olarak bağımlı olmasaydım? Ve her işime burunlarını sokmasalardı, böylelikle?

Nedir yani benim bu durumum, bu ezikliğim, gerçekten çok üzülüyorum kendime. Bir de üstüne çaktırmamaya çalışıyorum durumumu ya, en zoru da o. Neyse, yazınca da birşey değişmiyor. Ben en iyisi dua seçeneğini deneyeyim tekrar.

26 Mart 2013 Salı

Yazmak İstiyorum

Günlerdir canım bloğuma yazmak istiyor. Ama bir taraftan da 'niye bloga yazmak istiyorum, oturup bir deftere yazsam da olur' diye düşünüyorum. Fakat deftere yazmıyorum çünkü sonra hangi deftere ne yazdığımı unutuyorum ve yazdıklarımın bir manası olmuyor. ( buraya yazınca bir manası oluyor mu peki? Aslında evet, en azından yazılanlar birarada duruyor.)

Yazmak istiyorum fakat bir taraftan teknik yetersizlikler de peşimi bırakmıyor. Evdeki NetBook pek bir ağırkanlı ve benim hayallerimdeki bilgisayara hiç mi hiç benzemiyor ve şevkimi kırıyor. Hayallerimdeki bilgisayara kavuşursam her gün yazar mıyım acaba? Sanmıyorum.

Neticede yazıyorum işte. Hem bekliyorum hem kahvemi içiyorum hem de yazıyorum. Aslında her gün yazmak istiyorum, belki yazarım da. Bir de yazmayı deneyim. Yazmayınca birşey olmuyor, belki yazınca olur.