28 Ocak 2019 Pazartesi

Yazayım Dedim Olmadı

Cumartesi sabahından beri yazmaya çalışıyorum. Yazdım da hatta yazımı yayınladım bile… Fakat sonra bir baktım ki yazının yarısı yayında gözükmüyor, sildim gitti bir sinirle. Halbuki Tombi'nin Cuma akşamı bize yatıya gelen arkadaşıyla ilgili bayağı bir döktürmüştüm. Neyse gitti giden…

Çok uykusuzum, sabah 4:40'da Tombi uyandı; burnu tıkanmış, acıkmış. Uyu dedim uyumadı sonra da kalktık zaten okula gittik. Saat 10 gibi tam yemeği ocağa koymuş ve saat 12'de dizi izleyerek yiyeceğim peynirli spagettinin hayalini kurarken telefon çaldı. Okuldan arıyorlardı. "Tombi'nin annesi misiniz?" dedikleri anda bayılacaktım. Meğer tenefüste bir çocuk Tombi'nin burnuna yanlışlıkla!!!! kafa atmış ve burnu çok kanamış. Hemen gittim, ikisini de alıp eve geldim. Sinir oluyorum okullara da, öğretmenlere de, eğitim sistemine de. 

Şimdi de açtım televizyonu filmden filme koşuyoruz. Hiçbir şey yapacak halim yok. Çocuklar meyve istese kalkıp hazırlayamam o kadar. Bir de Ikea'dan eşya gelecek bugün. Umarım ortalığı batırmadan çabucak hallederler. Birazdan uyusak ve sabaha kadar şöyle deliksiz bir uyku çeksek ne iyi olur ama mümkün değil. 

Hava da sapsarı bugün, üzerimize kum basmış durumda. İnsan serin havayı, pırıl pırıl bir gökyüzünü özlüyor. Gerçi yaz mevsiminde giyinmek çok pratik ama bayıyor bir noktadan sonra.

Manalı birşey yazmadım ama yazdım en azından. Ben de Quenegond gibi her gün yazma alışkanlığı mı oturtsam? Oturtmam gereken o kadar eksik alışkanlık var ki, blog yazmaya sıra gelir mi bilemedim...