7 Kasım 2013 Perşembe

En İyisi Yazmak

Şu sıralar kimseyle konuşasım yok. Fiziksel olarak evdeki kalabalıkla birlikte yaşasam da zihinsel olarak fena halde yalnızım. Zaten ev halkı lohusayım diye bana direkt deli muamelesi yapıyor ve bir taraftan da delirmiyim diye şikayet ettiğim herşeyin önemsiz olduğunu ve mühim olanın sağlık olduğunu beynime kazımaya çalışıyor. Misal;

Ben: Günlerdir hiç uyumuyorum, Lokum bütün gece tepemde, gözlerim acıyor.
Annem: Ben de sabah beş buçukta kalktım, birşey olmaz.

Ben: Bu kız hiç uyumuyor, çok yorgunum.
Ablam: Dua et, yapabileceğin başka birşey yok.

Ben: Emzirmekten helak oldum. Tombi bu kadar meme emmezdi.
Garmin: Keşke ben kadın olsaydım, ne çok şikayet ediyorsun.

Görüldüğü üzere aile bireylerinin hiçbiri empati denilen kavramdan nasibini almamış. Aaaa asıl sinirimi bozan diyaloğu atladım.

Ben: Bu sefer çok kilo aldım. Sanki hiç veremeyecekmişim gibi geliyor.
Annem: Bana da veremeyecekmişsin gibi geliyor, çok kilolusun.
Normal bir anne: Verirsin kızım, dert etme.

Uzun lafın kısası garip bir ortamın içindeyim. Yine Aaaa diyeceğim ama, Aaaa bir de annem benim için endişeleneceğine benden 20 gün önce doğum yapan kuzenim için üzülüyor. Garip bir insan, belki de iyi bir teyze, bilemedim.

Evet tekrarlıyorum garip hallerdeyim. Çok şükür kızımız sağlıkla dünyaya geldi ve evet şikayet etmemek lazım, tekrar binlerce şükür sağlıklı iki çocuğumuz var ama...diyorum uykusuzum, hayatımın bir düzeni kalmadı, yorgunum ve etrafımdakiler yaşadıklarım dünyanın en olağan şeyiymiş gibi davranıyor. Fakat ben yaş araları 22 ay olan iki çocukla zorlanıyorum, özellikle psikolojik olarak. Hem Tombi hem Lokum için endişeleniyorum. Tombi arada gelip Lokum'a vuruyor, onun o kıskanç, acı çeker halleri beni mahvediyor. Tombi ile ilgileneyim diye kızı sürekli sepetlemeye, bir yerlerde sabitlemeye çalışıyorum. Bu sefer de 'Tombi ile ne çok ilgilenirdim bebekken bile, kıza haksızlık ediyorum,' diye düşünüyorum. Tombi'nin sinirini hafifletmeye çalışıyorum, benden nefret edecek ve beni dışlayacak diye aklım  çıkıyor. Keşke diyorum şöyle geyik bir anne olsaydım (başkalarına göre ben de geyik olabilirim tabi, bir iddiam yok, bana göre geyik annelerden bahsediyorum) yani çocuğa hiç vicdan azabı çekmeden çizgi film izletip, ne isterse onu yedirseydim ve kardeşinin ya da benim canımı acıttığında kıkır kıkır gülseydim. Mesela Garmin'in kardeşlerinden birisinin karısı bahsettiğim gibi bir anne ve o kadar mutlu ve rahat ki, bense kaskatı bir halde ortada geziyorum. Ve emin olun onun çocukları onu daha çok sevecek. Benimkiler ise 'Offff anne amma takıyorsun herşeyi kafana,' diyecek bana.

Aslında şu anda uyuyor olmam lazım. İki çocuk da uyudu, Lokum'un ne zaman uyanacağı bir muamma. Fakat benim canım şiddetle 'Breaking Bad' izlemek istiyor ve izleyeceğim de sanki. Belki kafam rahatlar bu sayede. Haydi bana iyi seyirler.