4 Haziran 2011 Cumartesi

Sıcak!

Genelde şöyle bir inanış vardır; yazın doğanlar yazı, kışın doğanlar ise kışı sever. Ancak bu inanış ben de pek işlemiyor çünkü yazın doğmama rağmen yazdan pek hazzetmiyorum. Evet incecik elbiselerle, şıpır şıpır terliklerle gezmeyi, yüzmeyi pek bir seviyorum ama kan ter içinde kalmayı, güneşten kavrulmayı, duş alır almaz terlemeye başlamayı, gölge yer peşinde koşmayı hiç ama hiç sevmiyorum. Bana kalırsa hava sıcaklığı en fazla 25 derece olmalı ya da ben hayallerime uyan bir ülkeye taşınmalıyım.



Bizim evin sıcağı 2 katına çıkartması ise ayrı bir sorun. En üst kat olması ve tüm gün güneş içinde olması nedeniyle dışarısı 25 dereceyse bizim ev kafadan 30 derece oluyor. Ama şikayet etmiyorum, sıcak dışında evimizi çok ama çok seviyorum. Yaz dediğinde geçer gider neticede di mi ama?

Bu arada kitaplarla ilgili sıkıntım devam ediyor. Elimde bir kitap var ama "Vay be, ne şahane yazmış adam!" diyemeden, laf olsun diye okuyorum. Bu arada, acaba biri beni kitaplarla ilgili olarak lanetledi mi diye düşünmeden de duramıyorum. Bu sefer, içinde kaybolup gideceğim romana ulaşmam çok fazla vakit aldı da...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder