17 Haziran 2011 Cuma

İki Film Birden

Uzun zamandır doğru düzgün yürümediğim için annemle yaptığım on metrelik yürüyüş, beni fena halde yordu. Şu an kendimi maraton koşmuş gibi hissediyorum. Ama olsun minik adımlarla olsa da yürümek ve dışarıda birşeyler yemek keyifliydi. Haftada bir gün, Pazar günü kahvaltısı hariç, öğle yemeğini dışarıda yemeye karar verdik. Zaten birkaç haftaya tamamen iyi olacağım.

Bugün sabahtan kitap okumaya çalıştım fakat elimde yine saçma sapan bir kitap var. O nedenle de fazla okuyamayıp, hadi bugün de film izleyeyim bari, diyerek bilgisayarıma bir zamanlar indirdiğim filmlere şöyle bir göz attım. İlk olarak adı hoşuma gittiği için "The Rabbit Hole"u izledim. Üzücü ve sinir bozucuydu bana göre, yani bana iyi gelmedi. Sanırım bana iyi gelmemesi, benim Don Kişotvari bir okur ve izleyici olmamdan kaynaklanıyor. Yani çok etkisinde kalıyorum olan bitenin, sanki kahramanların yaşadıkları benim başıma gelmiş ve haliyle de yıpranıyorum bu durumda. Filmde Nicole Kidman, Becca karakteriyle başrolde. Kendisi, bana kalırsa, inanılmaz değişmiş. Bir süre tanıyamadım ve hatta kendi kendime şöyle dedim; ya gözüm ısırıyor bu kadını bir yerden ama...Sanki Nicole Kidman'ın dudakları daha kalın bir ablası varmış da, bu filmde o rol almış gibi...



Sonrasında Ian McEwan'ın "Atonement" adlı romanından uyarlanan bir film seyrettim. Bu da üzücü, hüzünlü bir filmdi ama kurgu olarak çok hoşuma gitti. Belki de başrolde yazan bir karakter olmasından ve fondaki daktilo tıkırtılarından kaynaklanan bir hoşlanma bu. Değişik, hoş bir filmdi ve "The Rabbit Hole"da olduğu kadar sinirlerim bozulmadı. İyi ki izlemişim diyorum şu an.

Üçüncü bir film daha izleyemeyeceğim için de şu an sıkıcı, manasız kitabıma mahkumum. Aslında hata bende, yani neden ısrarla gidip kişisel gelişim kitapları alıyorum, ne umuyorum, manyak mıyım neyim? Ayrıca beceremiyorum zaten o kitaplarda bahsedilen teknikleri, neyse bu kitap kesin olarak son.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder