14 Ekim 2011 Cuma

Bir Gün

Dışarıda hafif ıslak, yumuşacık bir hava var. Bıraksalar saatlerce yürüyebilirim.

Annemin evinde kaloriferler yanmaya başladı bile. Akşam kendi evime gittiğimde bünyem şoka girecek sanırım.

Papa John'sun Akdeniz pizzası harika. Normalde 3 dilim yiyen ben, dün akşam sanırım 5 dilim yedim!

Pelit'in Ekpa adlı pastasını da tavsiye ederim. Bıraksalar ya da yargılamasalar diyeyim, açık söyleyeyim, oturup tüm pastayı yiyebilirdim. Fakat bir şekilde kendimi kontrol etmeyi öğrenmişim işte, küçük bir dilimle yetindim dün akşam. Ancak bu sabah, kahvaltı üstüne, hemen bir dilim daha yedim. Sabahları pasta yemeyi seviyorum!

Bugün bir iki saat annem, 63 yaşında bir arkadaşı ve 77 yaşında bir arkadaşıyla takıldım. Açık söyleyeyim içimi daralttılar. Belki de şu sıralar herkes beni bayıltıyor. Gerçi sonrasında buluştuğum, kendi yaşıtım olan arkadaşımla geçirdiğim zaman gayet güzeldi. Sonrasında öğrendim ki annemi de baymış kendi arkadaşları. "Kimseyle buluşmiyciğim. Offf yaaa." diye söylendi bir süre.

Annem mutfakta yemek hazırlıyor. Herşeyi o kadar gürültülü bir şekilde yapıyor ki, insanın kafası şişiyor. Söyleyince de, "Naaaapiiiiiiiyyyyyyyyyyyimmmmmm Allah Allah, ses çıkıyor işte. Sen de iyice bir garip oldun," diyor. Peki ben ne yapayım? Mutfağı süngerle kaplatsak mı acaba?

Garmin işten geç çıkacakmış, ablam da bir yere uğrayıp gelecekmiş. Bekleyen olmak kötü birşey, keşke beklenen olsam şu sıralar.

"Bir Gün" adlı romanın filmi gelmiş sanırım sinemalara. Ben kitabını okudum. Ne bileyimmm, idare eder ama öyle yüzyılın aşk romanı filan değil bana kalırsa.

Annemin yumuşaması ve gürültü yapmaması, benim de iş güç, para sahibi olmam için her gün ciddi ciddi, konsantre bir şekilde dua ediyorum ama yok işte kimse duymuyor beni.

Herkese iyi hafta sonları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder