4 Ekim 2010 Pazartesi

Sorduk


Sevdiği işi yapmayan 1000 kişiye sorduk; [*]

“Neden çalışıyorsunuz?”

%95’lik bir oran, “Para kazanmak için,” dedi.

Bu sefer “Peki sevdiğiniz birşeyi yaparak para kazanmayı düşünmediniz mi hiç?” diye sorduk.

Bir kısmı “Ne iş yaparsam mutlu olacağımı bilmiyorum,” dedi. Bir kısmı ise “Bu ülkede sevdiğim işi yapmaya çalışırsam aç kalırım büyük olasılıkla,” diye cevap verdi.

Bunun üzerine sevdikleri işin ne olduğunu bilenlere başka bir soru sorduk ve tek tek cevaplamalarını istedik, “Nedir yapmaktan keyif alacağınız iş?”

“Keman çalmak isterdim,”

“Oyuncu olmayı hayal ettim hep,”

“Basketbolcu olup, milli takımda oynamanın düşünü kurdum”

“Ressam olmak çocukluk hayalimdi,”

“Yazar olmak istiyorum ben,”

“Büyük bir konser salonunda piyano çaldığımı düşlerim hep,”

“Dünyayı dolaşmak isterdim,” gibi cevaplar aldık. Cevapların ortak özelliği, bize göre, “yetenekle” ilgili olmalarıydı. Yani şöyle ki, keman çalmak, oyuncu olmak, basket oynayabilmek, ressam olmak için “yetenek” gerekli. En azından bize öyle öğretildi, öyle öğrendik biz de.

Ve tekrar sorduk aynı kişilere “Neden bu işleri yaparsanız aç kalacağınızı düşünüyorsunuz?”

Hepsinin cevapları kısaca şöyle özetlenebilir; “İlk olarak, hayalimdeki işe yeteneğim olduğundan emin değilim,”

Hemen sorduk, “Denediniz mi hiç yapmayı?”

Bir kısmı hiç denememişti maddi imkansızlıklar nedeniyle, keman çalmayı öğrenecek parası yoktu mesela, bir kısmı da fiziksel imkansızlıklara odaklı cevaplar verdi, birkaç örnek verecek olursak;

“Piyano çalmayı istediğimi anne babama söylediğimde, bana, ‘Kızım parmakların kütük gibi nasıl piyano çalacaksın, otur dersine çalış, devlet memuru ol’ dediler bana”,

“Beni basketbol kursuna yazdırmalarını istediğimde babam, ‘Oğlum annen de kısa ben de, senden basketbolcu olmaz, topla oynayacağına otur işine gücüne bak, ekmek artık aslanın ağzında değil midesinde, mis gibi mühendis olursun, ne basketbolu’ diyerek beni vazgeçirdiler”

Kısaca özetlemek gerekirse, çoğu insan yeteneği olduğuna inanmadığı için hayalini kurduğu, yapmayı seveceğini düşündüğü şeylerden uzak kalmış ve sonunda mutsuz olmuştu. Hiç denemedikleri şeylerle ilgili halen hayalleri vardı ama yeteneksiz olduklarına inandıkları, inandırıldıkları için ve ayrıca bu işleri öğrenme, yapma aşamalarında maddi güçlerinin yetmeyeceğini düşündüklerinden hayallerinden uzaklaşmış ve işlerinde mutsuz, umutsuz olmuşlardı.

Ve sonra sorduk, “Şu an sizi en mutlu edecek şey ne?”

“Milli piyangodan büyük ikramiyenin çıkması, ohhh bütün gün gezer, keyfime bakarım,” diye cevap verdiler.

Üzüldük çünkü şu an çok parayla mutlu olacaklarını söyleyen bu insanlara, belki de hayallerine kavuşmaları için küçük bir fırsat verilseydi, şu an hepsi keyifle dinlediğimiz piyanistler, keyifle izlediğimiz basketbolcular ya da eserlerini hayranlıkla okuduğumuz yazarlar olabilirdi.


Ve araştırmamızın ve bu yazının sonunda hem biz araştırmacılar hem de soru sorduğumuz insanlar, hep beraber derin bir “Ahhh” çektik ve hep beraber “Kısmet, napalım,” diyerek, boş boş uzaklara baktık ve hayatlarımıza devam ettik.


[*] Sözkonusu araştırma tamamen kurgudur.

1 yorum: