1 Ekim 2010 Cuma

Saçlar...


Baştan söyleyeyim, bu yazıya sinir bozucu bir fotoğraf eşlik ediyor; bir tutam saç fotoğrafı, şahsıma ait, kendi ellerimle kestiğim. Küçücük bir tutam ama görüntümde inanılmaz bir etkisi oldu ve ne yazık ki olumsuz yönde.

Herşey saçlarımı tanımadığım, bilmediğim bir kuaföre kestirmemle başladı. Daha önce de bu tip girişimlerim olduğu ve hepsi olumsuz sonuçlandığı halde yine aynı hatayı yaptım! İnsanoğlunun tecrübelerinden ders almaması gerçekten inanılmaz. Örneğin bundan yaklaşık 13-14 yıl önce saçlarım şahane bir durumdayken (ne uzun ne kısa harika bir boydaydı) bir arkadaşımla birlikte onun kuaförüne gittim, saçlarımı düzelttirmeye karar vermiştim. Kuaförden çıktığımda saçlarım yaklaşık 1-2 santim uzunluğundaydı ve bir kuaförden ziyade bir düşmanım tarafından kesilmişe benziyordu. Allah'tan böyle meseleleri pek takan bir insan değilim ama takılmayacak gibi de değildi halim, korkunç durumdaydım ve beni her gören şoka giriyordu; "Saçlarına ne yaptın????" diyerek. Saçlarımın düzelmesi epey zaman aldı ve sonrasında da hep uzattım saçlarımı. Düzenli gittiğim bir kuaför de olmadığı için zaman zaman adı sanı duyulmuş kuaförelere uçlarından aldırıyordum. Yıllar böyle geçti. Fakat bu yazın başlarında uzun saçlarımdan bir fenalık geldi ve hafiflemeye karar verdim. Gittim, ciddi bir para bayılarak, iyi bir kuaföre saçlarımı kestirdim. Şahane bir kesim yaptı, banyodan çıkıp biraz köpük sürüyordum ve sevimli buklelerimle mutlu mesut yaşıyordum. Gel zaman git zaman saçlarım her insanınki gibi uzamaya başladı ve artık kısa saçın rahatına alışmış biri olarak "ben bu saçları biraz kestiriyim, hareket katayım," dedim ve çok büyük bir hata yaptım; aynı hatayı! Aynı arkadaşımla, aynı yıllar önce olduğu gibi onun kuaförüne gittim, kuaför farklı bir kuaför ve vereceğim para daha önce ödediğimin yarısı kadar ve arkadaşımın saçları güzel diye çıktım bu yola, içimde hafif bir korku ve şüphe vardı ama "yok yaw aynı şey bir kez daha olmaz" diye düşünüyordum. Neticede sözkonusu kuaför son derece iyi hislerle saçımı kesti, köpükle bir güzel şekillendirdi (siz siz olun, saçınızı kestirince sakın fön çektirmeyin, bırakın kuaför siz normalde nasıl kurutuyorsanız öyle kurutsun), arkadaşıma "yaşasın laneti kırdık" dedim gülümseyerek, geçmişteki kabusu kuaför saçlarımı keserken hatırlayıp konuşmuştuk çünkü.

Ancak ne yazık ki laneti kıramadığımızı bir gün sonra, ıslak saçlarımı şekillendirmeye çalışırken fark ettim; bir türlü şekle girmiyorlardı, buklelerim bir garipti ve en fenası saçlarımın ön kısmında, sağ ve soldaki iki tutam, saçların geri kalanından daha uzundu, hahamlara benziyordum! Birkaç gün dayanmaya, alışmaya, şekillendirmeye çalıştım ama olmuyor olmuyor olmuyordu. Sonra aklıma "ben şu iki tutamı diğerleriyle aynı boya getiriversem," fikri geldi yerleşti. Islakken, kuruyken baktım, elledim saçlarımı ve bu sabah bir törenle banyo sonrası saçlarıma gerekeni yapmaya karar verdim.

Törenle kesilecek iki tutamın birer anlamı olacaktı ve ben bu saçları keserek iki farklı sıkıntımdan kurtulacaktım; tutamlardan biri çocuk sahibi olamama sıkıntısından kurtuluşu, diğeri ise işle ilgili sıkıntılarımdan kurtuluşumu simgeleyecekti. Banyodan sonra aldım elime makası, içimde hafif bir heyacan ve endişeyle, ilk tutamı, töreni möreni unutarak kesiverdim, sonra diğer tutamı diğeriyle nasıl aynı boyda keseceğim endişesi sardı içimi, tabi bu arada tören, atılacak sıkıntı gibi kavramları çoktan unutmuştum. "Ayyy keseyim gitsin," dedim neticede ve makasla dalıverdim. Sonra manasız tutamlardan kurtulmanın ferahlığıyla saçıma köpük sürmeye başladım ve saçlarım kurumaya başlarken, büyük bir hüsranla fark ettim ki, saçlarımın arka kısmında aralarda bazı bölümler ön kısımdan daha uzun duruyor ve birtakım uzunlu kısalı manasız saçlar da var, daraldım daraldım daraldım, bir makas daha atıverdim arka tarafa doğru. Sonra bu işin bir sonu olamayacağını ya da olursa onun da kellik olacağını düşünerek, saçlarımı olduğu gibi kabul etmeye karar verdim. Zor bir karar bu tabi, çünkü insan sürekli saçlarını yoklamak ve şekle sokmak istiyor, elim sürekli saçlarımda ama aşacağım bunu sanırım. Ve aşmak için de Pazartesi, saçlarımı ilk kesen kuaföre "Ben bir hıyarlık ettim, nolur düzeltin" diyerek, başım önünde gideceğim, umarım toparlar. Neyse derdimiz saç baş olsun...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder