30 Ekim 2010 Cumartesi

Yolcu Kalmasın!!!!!!!!!!!!!

Evet, saya saya bitiremediğim 3-beş günlük tatil nihayet sona yaklaşıyor. Bugün, buradaki son günüm ve son gecem, inşallah. Gerçi hava bozsaydı, bugün dönecektik ve bu yüzden hava bozmadığı ve dönmediğimiz için ben bozuldum ama neyse. Dönmemize az zaman kaldığı için bugün güneşin keyfini çıkarabilirim.

Döndüğümde, kaldığımız yer hijyen kurallarını pek yerine getirmiyor filan diye butik otellerle ilgili bir web sayfasına bir yorum yazmaya karar vermiştim. Ama buranın sahibi o kadar iyi niyetli bir adam ki ve o kadar güzel yemek yapıyor ki, böyle birşey yazmamaya karar verdim ve belki de ben abartıyorum diye düşünmeye başladım. Neden mi? Çünkü benden başka, burada kalan kimse pinçiklenmiş bir biçimde ortalıkta dolanmıyor. Oteldeki diğer iki dişiyi oluşturan, biri Avusturyalı, biri İngiliz kadınlar gayet taze ve mutlu bir şekilde ortalıkta dolanıyorlar ve hatta günün büyük bir bölümünü odalarında geçiriyorlar. Bense odaya gündüzleri sadece tuvalet için gidiyorum. Bir de bu pansiyon, buranın en iyi pansiyonlarından biriymiş ve diğerlerini bu noktada düşünmek bile istemiyorum.

Yalnız burada yaşayan ve özellikle büyük şehirlerden buraya birkaç yıllığına tayin olmuş insanlara hayret ediyorum, burada nasıl yaşıyorlar diye. Çünkü burada zaman kıvamlı bir bal gibi akıyor. Mesela ben bilgisayarımı açana kadar saati öğleden sonra iki filan sanıyor ve kendi kendime "vay be, herhalde son gün diye vakit bu kadar hızlı geçiyor," diye düşünüyordum ama bir de baktım ki saat daha öğlen on iki bile olmamış. Burada, bu mevsimde vaktin güzel geçmesi için iyi bir kitap okuru, iyi bir sigara içicisi ve güzel alkol alan biri olmak gerekiyor. Gündüzleri kitap ve sigara, geceleri alkol. Gerçi ben alkole rağmen her gece, 3 saatte bir uyanıyorum. Allah'ım eve dönmek istiyorum. Eve döner dönmez ilk yapacağım şey, valizleri kapının girişinde bırakıp, koşarak duşa girmek olacak. Şakır şukur bir banyo yapacağım ve sonra da tertemiz yatağımda güzel bir uyku çekeceğim. Ertesi günde 60 derecede bütün çamaşırları zevkle, mutlulukla yıkacağım ve tekrar ve tekrar duş yapacağımmm.

Bir de bir gözlem, şu an burada iki çift var. Bir çift Türk ve şaşırtıcı bir şekilde ikisi de kitap okuyor, benim gözlemlerime göre tatil yörelerinde Türk çiftleri ya bağıra çağıra birbirlerine birşeyler anlatmalarından ya da birbirlerinin suratına bakmayıp, boş boş milleti dikizlemelerinden ayırt edebilirseniz. Ancak buradaki Türk çift hem kitap okumaları hem de fiziksel görünümleri itibariyle bizi yanıltıyor, çünkü ikisi de 40 yaşın üzerindeler ve buna rağmen kilo almamışlar ve adamın upuzun bembeyaz saçları var. Yani Türk olduklarını tahmin etmemiz zor, hatta imkansız, sizi yanıltabilirler. İşte size burada onların Türk olduğunu anlamanız için çok stratejik bir ipucu veriyorum, bu herşeyiyle Avrupai görünümlü insanlar eğer size "Selam" tarzı birşeyler demezlerse, bilin ki onlar kesinlikle Türk. Çünkü tüm turistler, sağolsunlar, sizinle aynı ortama girdiklerinde, yüzlerinde kocaman bir gülümsemeyle "Hellooo" diyiveriyorlar ve ne ölüyorlar ne incileri dökülüyor ne de bir yerlerinden bir yerleri eksiliyor. Hepinize bol "Hello"lu günler dilerimmm.

1 yorum:

  1. sana gülmüştüm ama sabah farkettim ki iki gündür tv de balık avı izliyoruz. dün canavar yayın balıkları bu sabah da asya sazanları :) hiç tatil olmasa herkes işine gücüne gitse ev bana kalsa

    YanıtlaSil