21 Eylül 2010 Salı

Ortaya Karışık...

Yazmak için bloga beşinci girişim bu, bu sefer vazgeçmeyeceğim, kafamda uçuşanları öyle ya da böyle yazacağım. Evet evet yazacağım, ne olursa, ne gelirse.

Cuma gününden beri karnım ağrıyor, çok sinir bozucu, bir an evvel geçmesini istiyorum. Cuma günü polip ameliyatı oldum, genel anesteziyle, o yüzden karnım ağrıyor. Doktorlara, hastanede çalışanlara kolay gelen bir operasyon ve süreç ama açıkçası ben çok korktum; bilincimi kaybedecek olmaktan, bana nasıl bir operasyon yapılacağını detaylı olarak bilememekten, kötü birşey olma ihtimalinden korktum korktum korktum. Ameliyat geçti gitti, "Çişim var," diyerek ayıldım, açıkçası ilginç birşey söylememiş olmak beni biraz üzdü çünkü çok ilginç şeyler söyleyenlerle ilgili pek çok şey dinlemiştim. Mesela bazı kadınlar ayılırken, kocaları "Nasılsın hayatım?" dediğinde küfretmeye başlamışlar kocalarına, ben ise kocama direkt "Çişim var" demişim. Halbuki ben bilinçaltıma dair bir sırra vakıf olmak istiyordum. Ne bileyim, enteresan birşey söylemek istiyordum, olmadı! Ve ameliyattan beri hayatıma karın ağrısı ve bir miktar kanama eşlik ediyor. Sıkıldım, bitsin artık. Bu ameliyatla bir kez daha anladım ki hayatta herşeyin temeli sağlık, sağlıklı olunca, tabi hem zihinsel hem fiziksel olarak, insan aslında herşeyi yapabilir. En önemlisi sağlık sağlık sağlık. Tam anlamıyla sağlığıma kavuşur kavuşmaz hemen yazmaya başlayacağım ben de, evet şu anda da yazıyorum ama, iyileşince daha disiplinli bir yazma işine başlayacağım, gerçek bir yazar gibi, Orhan Pamuk gibi mesela.

Polip ameliyatının nedeni, polipin hamileliği engelleyebiliyor olma ihtimaliydi. Fakat alınan polip de aynı bilinçaltım gibi manasızmış, yani hamileliği engelleme kapasitesi yokmuş! Yani polip alındı artık hamile kalabilirsin durumu yok. Maalesef. Bari çektiklerim bir işe yarasaydı diyorum ama neyse bu mevzuyu kafaya takmamaya çalışacağım, düşünmeyeceğim, herşeyi akışına bırakacağım, kendimi rahatlatacağım, zaten önce şu ağrı bir geçsin.



Bu ağrılı günlerde Jane Green'in "Sahildeki Evimiz" adlı romanını okuyorum. Keyifli bir kitap aslında ama çevirisi bence çok kötü olmuş, kitaptan keyif almayı engelleyecek kadar kötü. Güzel bir çeviri olsaydı, belki 21. yüzyılın Jane Austen'ı bile diyebilirdim kendisine. İşte ben de Jane Austen gibi yazmak istiyorum, tatlı tatlı anlatan ama alttan alta da bir meselesi olan, evlilikleri, ilişkileri anlatan, kadınları yazan bir yazar olmak istiyorum. İstiyorum, evet istiyorum. Ne demişler "İstemek başarmanın yarısı," Eee o zaman yolu yarıladım demektir, sıra birşeyler yapmakta.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder