15 Eylül 2011 Perşembe

Ivır zıvır

Yapılan araştırmalara göre; lacivert renk giymek, karar vermeyi kolaylaştırıp, hafızayı güçlendiriyormuş. Bu nedenle, yatarken lacivert renk giyenler, rüyalarını daha iyi hatırlıyormuş. Enteresan! Çok sevdiğim bir renk lacivert ama ne şu sıralar kolay karar verebiliyorum ne de rüyalarımı hatırlayabiliyorum. Ya da şöyle diyeyim çok hayal meyal hatırlıyorum.

Bugün araştırmalardan gidiyorum ama bir de gözyaşında stres hormonu bulunmuş yani ağlamamızı durdurmak pek de hayırlı birşey değil. Ağlayalım ki arada stresimiz vücudumuzdan su gibi akıp gitsin.



Bugün dış cepheciler sessiz ama annemin konuşması ve şikayetleri sabahtan beri hiç durmadı. Abuk sabuk şeyleri dünyanın sonu haline getiriyor. Yok efendim, klimanın borusu dışarıda kalmış, bunu ustalar yapmış, ev ne kadar da kirlenmiş, nasıl temizlenecekmiş. Duyan da sanır ki, klima borusu düzeltilemez ya da temizlik yapmak dünyanın en zor işi. Alem kadın, kendini mutsuz etmek için elinden geleni yapıyor. Bu çabayı başka bir alanda kullansa da keşke benim başımı ağrıtmasa! Neyse az kaldı, kendi evimde yaşayacağım günleri iple çekiyorum. Bir süre başta annem olmak üzere, minik ailemizin diğer fertleriyle görüşmeyeceğim. Alıp başımı, yanımda sadece çok iyi anlaştığım ve sevdiğim biriyle dere tepe dolaşacağım. Ahhh o günler bir gelse. 

Bu arada bugün bir kez daha televizyonun insanı durgunlaştırdığını, kendimi denek olarak kullanarak ispatladım. Dün gece pek iyi uyuyamadığım için, anneme gelince kahvaltı edip sabah saat dokuz buçuk sularında televizyonun karşısına uzandım. Hesapta uyuyacağım ama annemin ev içindeki hareketleri hiç durmadığı için iki dakika bile dalamadım ve şu ana kadar boş boş televizyona baktım. Sonuç;baş ağrısı (bunda annemin de rolü var), halsizlik, isteksizlik, keder, hayatın anlamsız gelmesi, kendine kızma ('Neden bu aptal programları izliyorum!'), geleceğe dair ümitsizlik... Aman siz siz olun, benim gibi yapmayın, sabahtan öğlene kadar televizyon seyretmeyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder