29 Eylül 2014 Pazartesi

Dün Başlık Koymayı Unutmuşum

Havalar buradakilerin iddialarına göre serinlemeye başladı. Diyorum ya çok pozitif buradaki insanlar. Sabah 8'de hava 31 derece ve otelin güvenlik görevlisi sırıtarak 'vat e nays vethır' diyor.

Ben de dün şöyle kendi başıma açık havada oturayım diye, anneme İstanbul'daki bir arkadaşımın burada yaşayan arkadaşıyla buluşacağım diyerek, bir saatliğine kaçtım. Marina Mall diye bir yer var ve orada dışarıda oturacak birkaç yer mevcut Allah'tan. Arabayla gitmek yemedi, taksiyle gittim. Hemen oturup kahvemi söyledim, saat oldu 10:15, kahveyi getirdiklerinde saat oldu 10:30 ve ben kahvemi içip hızla 10:50'de kalktım. Keyifli miydi? Ehhhh. Hava benim için yine de sıcaktı ve buradaki servisin yavaşlığı insanı sinir ediyor ama en azından açık havada oturdum. Bir de koca fincan sıcak latteyi kulpsuz fincanda getirmeseler iyiydi. Hem kahve sıcak hem fincan kocaman içene kadar maymun oldum. Dün Dünya Kahve Günü'ymüş bir de, anlamlı oldu yani içtiğim kahve.

Tombi bu sabah daha az ağladı giderken. Çok şükür.

Annemle yaşam fena halde baymaya devam ediyor, gerçi o gidince iki çocukla ne yapacağım belirsiz. Şansımıza bir zamanlar burada yardımcı bulmak kolayken, şimdi hem zorlaşmış hem de ücretler artmış. İki ajansı aradım ellerimde eleman yok. Şaka gibi! Aman her türlü annem gitsin de artık başımın çaresine bakayım. Kafamı dinleyeyim. İnsanın annesiyle anlaşamaması kötü birşey. Umarım Tombi ve Lokum'la ben öyle olmam. Umarım ve inşallah büyüdüklerinde istedikleri için benimle vakit geçirirler, anneleri olduğum için değil.

Böyle akıyor işte bilincim sevgili Virginia Woolf, bir de başım ağrıyor uykusuzluktan. İstanbul'u, havaların soğumasını, kalın kıyafetler giymeyi, sokaklarda yürümeyi, kendi dilimde konuşmayı, tanıdıklarımla karşılaşmayı fena halde özlüyorum. Bir de ısrarla Ömerpaşa'daki evi özlüyorum. Elimde değil özlüyorum. Paris'te, Londra'da yaşasak yine özler miydim merak ediyorum. Fazla merak iyi değildir kedicik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder