28 Eylül 2014 Pazar

Untitled

Tombi okula hala ağlaya ağlaya gidiyor. Ve bayağı ciddi ağlıyor. 'Seni okulda ne rahatsız ediyor' deyince de 'Sıkılıyorum,' diyor hep. Etrafta bir sürü oyuncak, park, çocuk vb varken niye sıkılıyor, ne oluyor hiç anlamıyorum. İngilizce konuşamadığı, öğretmen onu anlamadığı için böyle oluyor diye düşünüyorum ama etrafta onun gibi bir sürü çocuk var. Fakat koca okulda ağlayan bir tek Tombi:( Öğretmeni de her seferinde 'Ağlamadı, gayet iyiydi,' diyor. Valla ne yapacağımı şaşırdım. Şeytan diyor ki (Evren, sen kulaklarını kapa canım) 'Ne vardı buralara gelecek? Otursaydınız oturduğunuz yerde' ama bunu düşünmek de bir işe yaramıyor. Buradayız artık ve yapacak birşey yok.

Ayağımdan da anlaşılacağı üzere oldukça bakımsızım

Keşke (iddialara göre 'keşke' demek de şeytanın işiymişşşş!) şu doğuştan olumlu insanlardan biri olsaydım. Var öyle insanlar, herşeyden, her durumdan keyif alıyorlar. Mesela Tombi'nin okulundaki güvenlik görevlisi öğlen 40 derecenin altında yüzünde kocaman bir gülümsemeyle 'Merhabaaaa' diye bağırıyor ve yapmacık değil kesinlikle. Ben ise tam o sırada 'Bu nasıl sıcak ya, offff ya' diye söyleniyor oluyorum içimden.

Bir de aynı bizim gibi çoluk çocuk bu otelde kalan anneler var, onların da en az iki küçük çocuğu var ama kadınları görmeniz lazım; fıkır fıkırlar, neşeliler, bakımlılar, süslüler... Ben ise ikinci derim halime gelmiş kot şortum ve sürekli toplu saçlarımla pufffflarak dolaşıyorum etrafta.

İnsan değişebilir belki ne bileyim herşeye olumlu bakmaya çalışabilir ya da bakımlı, süslü olmak için çaba sarf edebilir. Ben de deniyorum arada ama yok olmuyor. Olumlu, neşeli olma halinin genetik olduğuna inanıyorum artık yani hamurunda olması lazım neşenin, güzelliğin.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder