7 Şubat 2011 Pazartesi

Sosyal Destek...

Sigarayı bırakmam konusunda bana en büyük desteği veren ve beni yapabileceğime inandıran ilk kişi Toru oldu. Onu tanıdığımda sigarayı yeni bırakmıştı ve sigara yerine limonlu pastil çiğniyordu. Ben de bırakabilirim, dememe neden oldu Toru. Sigarayı bırakmış olmasına rağmen çok sakin ve huzurlu gözüküyordu. Bu da bir etkendi benim için.

Sonra Garmin. Yıllardır, on yıldır neredeyse, sigarayı bırakacağım günü bekliyordu. Çok mutlu 3-4 gündür içmediğim için. Ve elinden geleni yapıyor, sigarayı unutmam için.

Annem de fena bir destekçi sayılmaz. Genelde "İçme şu zıkkımı" diye haykırırdı, beni elimde sigarayla görünce. Bu arada kendisi de arada sırada içer. Dün birlikte oturduğumuz kafede herkesi sigara içer görünce, "Ya herkes içiyor ama" deme gafletinde bulundum ve kendisi hemen başladı; "Ne yani, içsinler, saçma sapan bir iş, püf püf yap, eeee, bak ben de içmiyorum kaç gündür, öksürmüyorum, cildim güzel, şimdi içip hasta olup size yük mü olayım." Fazla konuşan ve sert bir destekçi kendisi ama idare ediyor yine de.



Kuaförüm de destekçilerimden biri. Ben genelde kuaföre gitmeyi hiç sevmem, rahatsız hissederim kendimi. Hiçbir zaman da beni kapıdan uğurlayan, geldiğimde yüzünde güller açan, ismimi bilen bir kuaförüm olmadı. İlk kez bu sene böylesi bir kuaföre sahip oldum. Nedense anlaştık kendisiyle. Henüz saçlarımı kestirecek kadar güvenmiyorum ama fön konusunda çok uyumluyuz veeee beni kapıya kadar geçiriyor sağolsun, geldiğimde de yüzüme bön bön bakmıyor ve beni tanıyor. Her neyse, kuaförümü yazmak değildi burada amacım. Cumartesi sabahın köründe saçımı fönletmeye gittim ve tam o fön çekmeye başlayacağı sırada, "Sigarayı bıraktım," dedim. Kendisi de bir sigaraiçer olduğu için çok sevindi ve hemen sordu "Kaç gün oldu?" "Bir gün ama kararlıyım," dedim. "Tebrik ederim, umarım ben de bırakırım" diyerek desteğini esirgemedi benden sağolsun.

En çılgın ve bir daha göreceğimi tahmin etmediğim destekçimle ise Cumartesi akşam saatlerinde karşılaştık. Kendisi bindiğim dolmuşun şoförüydü. Sarı uzun saçları ve hafif sıyırmış bir hali vardı. Yanındaki tek kişilik koltuğa oturdum, bariz bir şekilde diğer yolcular oraya oturmak istemedi çünkü. Neyse, yolculuğun başında ablam aradı ve onunla sigarayı bırakmam üzerine sohbet ettik, o da destekçim ama uzakta olduğu için yazmadım. Sonra telefonu kapattım ve tam kucağımdaki kitabı açmak üzereyken, şoför "Hanımefendi istemeden kulak misafiri oldum. Sigarayı bırakmışsınız, kaç gün oldu?" diye sordu. "İkinci gün, bugün," dediğimde biraz hayal kırıklığına uğradı ama devam etti. "Ben günde 3 paket içerdim fakat 4,5 yıldır ağzıma sürmedim. Size tavsiyem hiç elinize bile almayın. Böyle kitap okumakla da olmaz." "Yok ben normalde de, yani sigara içerken de kitap okurdum," dedim ama ikna olmadı. "Kitap okumakla oyalanamazsınız, çıkın dışarı koşun, yürüyün, ciğerlerinizin açıldığını hissedin. O zaman canınız içmek de istemez. Söyleyeceklerim bu kadar. Şimdi buyurun kitabınızı okuyun," dedi. Teşekkür edip, kitabı açtım. Tam o sırada "Pardon. Evli misiniz?" dedi. "Evet" dedim ve dolmuşun arka koltuklarındaki diğer yolcuların bizi izlerken ve dinlerken bayağı keyifli vakit geçirdiğini düşünmeye başladım. "Evliyseniz, üçüncü haftadan itibaren kocanıza dikkat edin. Çok ciddi bir asabiyet oluyor. Şimdi buyrun kitabınızı okuyun," dedi tekrar. Kendisine gönülden teşekkür ettim ve kesin olarak kitabıma geri döndüm. Açıkçası dolmuşa binerken, eve dönmeden, zihnimde bir yerde oturup bir tanecik sigara içmek vardı ama çılgın dolmuş şoförünün etkisiyle direkt eve gittim ve Garmin'den bana kestane yapmasını rica ettim. Beni şımartmaya kararlı olduğu için hemen mutfağa koştu. Ve ben de sigarayı bırakmamın ikinci gününde, kucağımda kestanelerimle, hiç kimsenin sigara içmediği Grey's Anatomy'nin dünyasına daldım.

3 yorum:

  1. Bir destek de geçici olarak Ankara'da bulunan Antalyalı blogdaşınızdan gelsin o zaman:)) Hayatında merak nedeniyle içtiği 1-2 sigarayı (ki o zaman bile nefret etmiştim) saymazsak hiç sigara içmemiş biriyim, eşimse sıkı bir tiryaki ve bırakmak gibi bir niyeti de hiç yok. Sigara içmeyen birini sigaranın nasıl zorladığını, eşimin balkonda yaktığı sigaranın ta dip odadan kokusunu alıp nasıl rahatsız olduğumu söylersem şımarıklık olarak nitelemezsiniz değil mi? Size verdiği zararlardan kurtulmanız bir yana bırakınca etrafınızdakilerin nasıl mutlu olacağını düşünürseniz belki daha etkili olur bırakma kararınız. üstelik gönlünüzle verilmiş bir karar, eminim sonuç verecektir. Çünkü hiçbir tiryakinin ısrar edilerek sigara bırakacağına inanmıyorum.
    Haydi bakalım gayret diyor ve sevgiler yolluyorum...

    YanıtlaSil
  2. evet dediğiniz gibi gerçekten etrafımdaki insanlar benden daha mutlu sigarayı bıraktığım için. ve gerçekten içmeyen için çok rahatsız edici birşey. neyse umarım artık tamamen kurtuldum ve size de ilginiz için çooooookkkk teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
  3. Şoför müthiş bir tipmiş. Okurken koptum. Böyle maydanozlar olmasa hayat tatsız tuzsuz olacaktı:)

    YanıtlaSil