23 Şubat 2011 Çarşamba

Hayata Dönüş Operasyonu

En kaliteli spermlerin, tam isabetle yumurtalarıma yollanmış olmasına karşın hamile kalamamış olmanın acısını çabuk atlattım. Neticede daha önceki aylarda da, aşılamama yapılmamasına karşın yoğun bir hamile kalmaya çalışma kampındaydım ve her defasında tam gününde regl oldum. Yani birkaç gün için bile olsa umut etme şansına da sahip olamadım. Uzun hikayenin kısası; alıştığım bir bunalım süreciydi, aşılama sonrası yaşadığım hayal kırıklığı. Gerçi bu sefer, evrene doğru bir mesaj vermek için sigarayı, kahveyi filan da bırakmıştım yani daha umutluydum. Ama anlaşılan evren de beni anlamıyor ve ben de bu nedenle evrene mesaj vermeyi filan bir kenara bırakarak, tüm zararlı alışkanlıklarıma geri döndüm. 5-10 güne kadar gerçekleşecek aşılama operasyonuna kadar, evreni takmıyorum, neticede o da beni takmıyor!

Bu ay mini mini yumurtalıklarımı büyütmek için iğne oluyorum; her güne bir iğne ve aynı saatlerde yapılması gerekiyor. Göbekten yapıldığı için biraz can yakıyor, özellikle de kadın hemşireler yaptığında. İlginç bir şekilde erkek hemşirelerin eli daha hafif ve daha empatik bir tavır sergiliyorlar. Kadın hemşireler "Bu iğneyi siz de yapabilirsiniz. Hayır siz yapamıyorsanız, eşiniz de yapabilir!" diye azarlarcasına konuşurken, erkek hemşireler hiçbir soru sormadan, iğneyi yapıp, geçmiş olsun diyorlar. Hayır anlamadığım, iğne yapma ücretini ödememe rağmen, benim kendi kendime iğne yapamamamı sorgulamaları. Ve beş gün daha her sabah, "Allah'ım ne olursun, iğneyi erkek hemşire yapsın," diye dua ederek hastaneye gideceğim. Umarım yumurtalıklardan biri gerekli kıvama gelir ve bir bebek yaratma fikrini ve sürecini kabul eder.



Rengarenk ve tatlı mı tatlı, hayat da böyle olmalı!
 
Bebek sahibi olmaya çalışıp da olamama süreci sıkıntılı bir süreç. Bir kere, bu durumu, en yakınınızdakiler bile anlamıyor, anlıyormuş gibi davranıyorlar ama anlamıyorlar. Birilerine gidip dert yanamıyorsunuz çünkü o zaman daha da bunalımlı bir sürece giriyorsunuz, konuştukça konuşuyorsunuz ve pelteye dönüyorsunuz. Eşiniz, bir yere kadar anlayışlı davranmaya çalışıyor ama bir süre sonra ona da gelenler geliyor çünkü işten izin alıp, bir hastanenin derinliklerinde sperm üretmeye çalışmak da pek eğlenceli değil. Ve eş, bir türlü anlayamıyor nasıl olup da normal yollarla çocuk sahibi olamadığımızı. Bir de bu, bir açıdan gizlenmesi gereken bir durum. Yani "Eeee kaç yıldır evlisiniz, hala çocuk düşünmüyor musunuz?" diyenlere de stratejik cevaplar vermek lazım. "Yok biz çocuk sahibi olmak istemiyoruz," diyemiyorsunuz çünkü evrene yanlış mesaj verme ihtimaliniz var, ne olur ne olmaz. Yok "İstiyoruz, planlıyoruz," derseniz, bu sefer aylık takip başlıyor; "Eee hamile misin?" Ve her seferinde aynı cevap "Hayır". Bir de herkesin bir fikri var bu konuyla ilgili olarak; bilinçaltımdan girip, üst benliğimden çıkıyorlar ve sonuçta benim çocuk sahibi olmaya uygun olmadığıma karar veriyorlar. Yani sıkıntılı ve yalnız bir süreç bu. Ve insan kendi yaşadıklarını yaşayan birini duymak, dinlemek ve onun sayesinde umutlanmak istiyor. Ancak bu noktada, internetteki kadınsal forumlardan başka empati kurabileceğiniz kimse yok ve onlar da maalesef çok umutsuzlar. Şöyle şeyler yazıyorlar "Biz bu ay beşinci kez aşılama deneyeceğiz, hayırlısı bakalım," ya da "Ben dokuzuncu tüp bebek denemesinde hamile kalabildim," ya da "Cinsel birleşmeden önce, kaynatılmış, içine maydanoz doğranmış kaynar sütün buharının üstüne oturun ve bunu üst üste üç gün deneyin, inanılmaz ama ben bunu yaptıktan sonra hamile kaldım!" gibi. Bence, hepsi sinir bozucu ve umut vermiyor.

Allah'tan aylar önce gördüğüm fakat korkup almadığım "Sen Dünyaya Gelmeden" adlı bir romanı okumaya başladım. Tahmin edilebileceği gibi çocuk sahibi olamayan bir kadınla ilgili. Hayatımdaki herşey normal olsaydı ve kendi imkanlarımızla hamile kalabilseydim, hayatta okumazdım bu ödüllü romanı çünkü birinci tekil anlatıcı ağzından ilerliyor roman ve epey bir karanlık ama o kadının yaşadıklarını okumak yine de, bir şekilde, iyi geliyor. Biliyorum ki, biri daha var bunları yaşamış olan, kurgu ya da gerçek fark etmez. Gemma'nın sıkıntıları tanıdık geliyor. Her neyse, iğnelerim çantamda, Cumartesi doktor randevum var ve bakalım bu ay bize ne getirecek? Umarım bir bebek getirir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder