20 Kasım 2010 Cumartesi

Rolünü bil...

Dubai'de geçirdiğim zamanı yazmayı istiyordum aslında ama bir türlü yazasım gelmiyor. Aslında blogla zihnim arasında direkt bir bağlantı olsa herşey çok kolay olacak çünkü bir anı yaşarken ya da hemen sonrasında, zihnimden "şöyle yazarım, böyle derim" diye milyon tane şey geçiriyorum ama iş yazmaya gelince herşeyi sanki bir anda siliveriyorum kafamdan. Dubai'de gezerken bir sürü fikir, konu vardı kafamda ama şu an sanki Dubai'ye yıllar önce gitmişim ve herşeyi unutmuşum gibi hissediyorum. Umarım bir gün hatırlarım.

Hatırlamamamın sebepleri belki de kafamda aynı anda başka başka şeylerin dönüyor olması. Anneme kafayı taktım mesela son günlerde ve tabi anne olmaya. Bunun dışında kendi hayatını yaşama, yaşayabilme meselesi önemli gündemlerimden biri. Aslında hem anne konusu hem de kendi hayatını yaşama konusu aynı yere çıkıyor benim zihnimde; birileri tarafında sınırlanmak meselesine. Bir şekilde annelerin ya da ebeveynlerin çocukları için bir senarist gibi senaryolar yazdığını ve onları bu yazdıkları rolleri oynamaya zorladıklarını düşünüyorum. Kafalarında belli davranış kalıpları yani oynanması gereken roller var ve çocuklar bu rolleri oynamadıklarında, kötü oyuncu, kötü insan haline dönüşüveriyorlar. Ve bana kalırsa, bu durum hangi yaşa gelirseniz gelin hep böyle. Anneden babadan birşey yapmak için izin alıyor almak bile rol gereği, bir yere gitmek istiyorsan gidemiyorsun örneğin, senaristin onayına ve kabülüne ihtiyacın var. Eğer senarist, kafasındaki sahnede senin evde oturmanı gerekli görüyorsa ve sen henüz 15-20 yaşlarında bir insansan, evde oturmak zorunda kalabiliyorsun. Ya da rolünü kabul etmeyip, evde oturmazsan, katlanmak zorunda olduğun sonuçlar olabiliyor. İş mi şimdi bu? Herkes kendi senaryosunu dilediği gibi yazsa ve oynasa olmaz mı yani?

Anne babalardan sonra hayatlarımıza giren diğer senaristler ise eşler bence. Onlar da bizleri belli bir sahnede ve belli rollerde hayal ediyorlar ve bunlara uymazsak sorunlar olabiliyor. Kadınlar açısından, rollerden biri iyi bir ev kadını olmak, güzel yemek yapmak, evini temiz tutmak ve bunları hakkıyla yerine getirmediğinde çoğu eş için problem olabiliyor. Sonuçta rolü oynayacak kişi değiştirilebiliyor, bu işleri yapabilecek başka bir kadın seçilebiliyor. Kayınvaliden ve kayınpederinle iyi geçinmek de rolün bir parçası. Bu insanlar hayatta iletişim kurmayı aklından bile geçirmediğin kişiler olsa bile eşinin ailesi olduğu için onlarla iyi anlaşma rolünü oynayabiliyorsun. Ve bu roller karmaşası içinde çoğumuz kendi oynamak istediğimiz, seçtiğimiz rolü unutabiliyoruz. Kitap okumak istiyorsun ama yemek yapman lazım, arkadaşlarınla vakit geçirmek istiyorsun ama kocanı yalnız bırakmamalısın, bütün gün yatıp kitap okumak istiyorsun ama annene ya da kayınvalidene gitmen gerekiyor, deli gibi alışverişe gitmeyi hayal ediyorsun ama kocan böyle para harcamana hiç sıcak bakmıyor. Ve o kadar karışıyor ki herşey kim olduğunu, ne istediğini, ne hissettiğini unutabiliyorsun ve fark ettiğinde de sana verilen, biçilen rolü değiştirmek için çooookkk çaba sarf etmen gerekiyor. O kadar çok şey var ki hayatımızı şekillendiren, insan ne yapacağını şaşırıyor ve bazen fotoğraftaki martı gibi kalkıp tek başına uzaklara uçmak istiyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder