Yazma alıştırmalarında atlaya zıplaya ilerlemeye çalışıyorum. Güzel ya da sürükleyici yazamıyorum. Doğal bir yeteneğim de yok farkındayım ama bir şekilde yazasım var. Aslında itiraf etmek gerekirse pek emin değilim ama şu an bu çaba bana iyi geliyor. Bugün olay örgüsü, kurgu gibi konularla ilgili bir şeyler öğrendim ve bir hikayenin girişini yazdım, birazdan da devam edeceğim.
Bulaşık makinesini üçüncü kere çalıştıracağım bugün, saat 21:52. Fırında ekmek var. Unutmamalıyım. Kurutma makinesi bugün ikinci kere çalışıyor, bitmesine bir saat otuz dört dakika var. Çamaşır makinesi koyu renklilerle dolu, artık onu sabah çalıştırırım. Yarın için herhangi bir yemek yok evde. Sabah 11:00'de diş doktoru randevusu var çocukların, saat 13:00'de ikisi de arkadaşlarıyla olacak. Diş doktoruna götürme ve Tombi'yi götür getir ve Lokum'u sonra eve getirme işleri bende. Garmin Lokum'u götürür ve sonra eve gelip takılır, çalışıyor ya o, para kazanıyor. Acaba Orhan Pamuk da fırındaki ekmeği ya da akşam yemeğinde ne yiyeceklerini, ne pişirmesi gerekeceğini düşünüyor muydu? Tabiki hayır. Ve zaten artık herkes biliyor aile hayatında işbölümünün nadir rastlanan bir durum olduğunu ve kadınların mental yükünün aşırı ağır olduğunu. Biliyorlar da ne oluyor. Garmin "Ahhh hayatım, sen de aslında tam zamanlı çalışıyorsan ve hiç dinlenemiyorsun, hiçbir finansal güvencen de yok, bundan sonra ev hayatında ben de yanındayım" deyip "Yardım değil, işbölümü" diye pankart mı açıyor. Yok hayır, o ve pek çok erkek, işlerine geldiği gibi yaşamaya devam ediyor. Son derece modern, eşitlikçi görünüp, hiçbir şeye ellerini sürmüyorlar. Çocuğa bakarken kanepede uyuyakalıp, anne kırk yılın başı arkadaşlarıyla gece dışarı çıktığında, çocuklara dışarıdan yemek söyleyip, favori ebeveyn oluyorlar taze fasulye yedirmeye çalışan anne karşısında.
Rezalet bir düzen neticede. Orhanlar pamuk elleriyle romanlarını yazarken, Elifler şafak vakti kalkıp, çocuklar uyanmadan ya da onlar yattıktan sonra şafak vaktine kadar gözlerinin altı mosmor, yorgun argın yazıyorlar romanlarını. Bu düzen dünyanın gidişatına bakıldığında daha uzun zaman da böyle devam edecek gibi görünüyor. O yüzden en mantıklı çözümün kadınların evlenmeden, kendi hayatlarını diledikleri gibi yaşamaları olduğuna inanıyorum. Tabi sevmek sevilmek, ilişkide kalmak her insan için ihtiyaç, o zaman da belki evlenmeden ve işbölümü konusunda net ve ısrarcı olarak ilerlemek gerek.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder