17 Temmuz 2013 Çarşamba

Düşünce Gücüyle Karşılaşma ve Gerçekler

Tombi doğduğundan beri annelerin yazdığı blogları yakından takip ediyorum. Takip ediyorum ama hiçbiri benim tecrübelerimi yansıtmıyor, hiçbirinin çocuğu benim çocuğuma benzemiyor, hiçbiriyle hayatlarımız paralel değil. Sözkonusu anneler becerikli, bakımlı, anlayışlı, akıllı vb. Mesela daha bu sabah bu annelerden biri, çocuğuyla oynayacağı oyunu (Çocuk Tombi'den 3-4 ay büyük) instagramda paylaşmış, bir an 'Acaba ben de Tombi'yle böyle birşey yapsam mı?' diye aklımdan geçirdim. Ve sonra Tombi'ye baktım, elinde bir çubuk sağa sola koşuyor, bir dakika yerinde durmuyor. Bu kadının çocuğuysa legolardan kulelere, resim şaheserlerine kadar her türlü aktiviteyle içiçe. Neyimize bizim aynı oyuna gönül vermek.

Bloglarını, twitter hesaplarını yakından takip ettiğim bu annelerden birine ise nedendir bilmem fena halde kafayı taktım en baştan beri. Belki her işini gerçekten tek başına yaptığı için (bazı anneler her işi tek başına yapıyormuş gibi yazıyor çiziyor, sonra bir anlıyorsun ki evde hem bakıcı hem yatılı yardımcı var!), belki çok becerikli olup iki dakikada harika yemekler yaptığı için, belki çocuğunu sadece ama sadece doğal ve organik gıdalarla beslediği için, belki tombul ama mutlu olduğu  için, belki o da ikinci bebeğine hamile olduğu için, belki de en gerçek görünen o olduğu için... Bilmiyorum. Ve birkaç aydan beri de şunu düşünüyordum; 'Kadına bir mail yazsam ve desem ki, ben sizin yanınızda bir hafta kadar staj görsem olur mu? Yani gölgeniz gibi yanınızda dolaşsam, çocukla bir gününüz, geceniz nasıl geçiyor görsem, bana yemek yapmayı öğretseniz vs.' Tabi böyle birşey yapmadım ama hep düşündüm durdum. Ve derken geçtiğimiz Pazar müdavimi olduğumuz bir pastanenin parkında, kadın karşıma çıktı! Şaka gibi, işte bana fırsat. Ancak ben öyle kolay kolay insanların yanına gidip "Aaaa merhaba, blogunuzu takip ediyorum, bıdı bıdı bıdı bıdı" diyecek bir insan değilim. Parkta çocuklarla debelenirken bir sohbet olur diye düşündüm çünkü genelde hep oluyor. Ve Tombi'nin peşinde dolaşmaya başladım. Yanımda annem ve ablam olduğu için ablamla ikimiz Tombi'nin etrafındaydık. Bu arada Tombi parkta oynamaktansa volta atmayı tercih eder her zaman. Her neyse, benim dikkatimin başka bir yerde olduğu bir an, ablamın Tombi'ye "Hayır Tombicim, biz ondan yemiyoruz, olmaz," dediğini duydum. Ve bir de baktım ki Tombi, blog yazan annenin çocuğunun yemekte olduğu bol çikolatalı kurabiye gözlerini dikmiş. Ben de aynı Tombi gibi bakakaldım. Sen çocuğun yediği herşeyi kendin yaptığını yazarak, kitleleri ve özellikle beni bunalıma sok, sonra da çocuğunu elinde çikolatalı kurabiyeyle yakalayalım. Biz çocuğa dik dik bakarken, anne hemen olaya müdahale etti "O da yemiyor normalde, şimdi kalabalık olunca işte dedesinin tabağından bir tane almış, " dedi, "Tabi tabi" dedim ben de gülümseyerek. Ve çocukla annenin yediklerini çaktırmadan takip etmeye devam ettim. Çocuk birkaç kurabiye daha yuvarladı. Anne kocaman bir pastayı mideye indirdi ve anladım ki kendileri bir sigara tiryakisiymiş aslında. Herkesin hayatı kendine tabi, beni ilgilendirmez, herkes çocuğuna istediğini yedirir içerir, kendi de istediğini yapar. Buradaki problem, benim gibi saflara çizdikleri dünyada. Doğruları yazın çizin. Oğluna harika bir ekmek yaptığını yaz ama aynı zamanda arada maalesef çikolata, şeker vermek zorunda kaldığından da bahset di mi ama?

Neticede bu karşılaşma bana hem düşünce gücünün önemini öğretti, hem de kendi işime bakmam gerektiğini. Bırak millet ne yedirirse yedirsin çocuğuna, sen elinden gelenin en iyisini yap. Mesela Tombi şu ana kadar yani 20 aydır, ağzına meyve dışında şekerli birşey sürmedi, daha ne olsun? 

2 yorum:

  1. tombi'nin annesine bravo.
    katılıyorum sana, burada yazılanlar gerçek hayatta pek tatbik edemiyorsun. kendini gersen de olmuyor.
    neden ben yazmıyorum artık.
    çocuklarıma karşı sabrım tükendi.
    ee o zaman yalan yazmaya ne gerek var.

    YanıtlaSil
  2. Belki de sabrınızın tükendiğini yazabilirsiniz, o da bir anı, tecrübe neticede

    YanıtlaSil