6 Temmuz 2011 Çarşamba

Yalan Rüzgarı

"Yalan Rüzgarı" adlı, yüzyıllar süren diziyi hayal meyal hatırlıyorum. Bazı karakterler gözümün önüne geliyor, bir de tabi herkesin bir iş çevirmeye çalıştığı aklımda. Gerçi dizinin ismi, herşeyi anlatmaya yeterli galiba; herkesin birbirine yalan söylediği bir hayat.

Dün Cumhuriyet gazetesinde, yerli diziler ve yalan üzerine şahane bir analiz vardı. Maalef annem gazeteyi attığı için yazarı hatırlamıyorum. Yazının temel iddiası, yerli dizilerin bize yalan söyleme stratejilerini öğrettiği ve dizilerdeki herkesin sürekli yalan söylediği yönündeydi. Gerçekten de yerinde bir analiz; dizilerdeki karakterler fena halde yalan söylüyor, yalanlarla yaşıyor ve sürekli birbirlerinin arkasından iş çeviriyorlar. Dürüst, olduğu gibi davranan ve yaşayan karakterler yok denecek kadar az ya da çoooooooookkkkkkk önemsiz rollerdeler. Yani yerli dizilerde işler bir yalan fırtınası paralelinde gelişiyor. Ben de son 3-5 aydır televizyonla yakın bir ilişki geliştirdiğim için bu yalan mevzusuna bayağı hakimim aslında. Mesela,



Adını Feriha Koydum: Feriha, yalan söylemeyi bırakın, yalan bir dünya içinde yaşıyor. Bir kapıcının kızı olduğu halde, etrafındaki herkes onu sosyetik, zengin bir ailenin kızı olarak tanıyor. Valla bence işi zor, karışık ve yorucu bir hayat, sürekli çok dikkatli olmak zorunda.

Fatmagül'ün Suçu Ne: Dizideki hemen herkes yalan söylüyor. Yalan söyleyenler grubuna avukatlar da dahil maalesef. Ve mahkemeler, yargı da bu yalanlara göre hareket ediyor, suçlular ortalıkta geziyor. İnsanoğlunun adalete inancı kalmıyor, ne yapacağını şaşırıyor. Suçlular yalan söyleyerek hayatlarını yaşarken, yalanların mağdurları eziliyor, sıkıntı çekiyor. Bu durum izleyici olarak bende sinir, stres yaratıyor.

Muhteşem Yüzyıl: Saray hayatını tabi pek bilmiyorum ama bu dizi sayesinde gördüğüm o ki, yalan söylemiyorsan, sürekli birilerinin arkasından iş çevirmiyorsan sarayda yaşam şansın yok denecek kadar az. İyi ki o dönemde yaşamamaşım, iki günde kellem giderdi kesin.

Kalbim Seni Seçti: Yeni bir dizi bu, henüz 2 bölümü gösterildi. Bu dizinin temelinde de bir yalan var, hem de kocaman bir yalan! İki kardeş, birbirlerinin kardeşi olduklarını bilmeden 19-20 yaşlarına gelmişler. Ve yalanlar tüm hızla devam ediyor. Anne, oğlunun yaşadığını bilmiyor, baba bir oğlu daha olduğunu bilmiyor.

Bu liste daha uzar gider ama benim şimdilik hatırlayabildiklerim bunlar. Evet biliyorum, herkes yalan söyler. "Hayatımda hiç yalan söylemedim," diyen de yalan söylüyordur. Ama bu dizilerdekiler biraz fazla bana kalırsa ve gereksiz. Evet, dizilerde, filmlerde, kitaplarda bir gerilime, bir tansiyona ihtiyaç illa ki duyuluyor ve yalanlar iyi bir araç ama bu kadarı gerçekten fazla. Gerçi yalanlara gelene kadar yerli dizilerinin binbir tane sorunu var ama olsun, bugün diziler ve yalanlar günü olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder