20 Kasım 2012 Salı

Kurabiyenin Laneti

Kurabiyeleri bulamadığım o lanet geceden beri, yediklerimi yazsam korkarsınız. Şahsen ben yediklerimi ve yemeye devam ettiklerimi ( az önce bir adet çikolata, 2 saat önce de Tombi'nin doğum gününden kalan kafam kadar bir pasta yedim) düşündükçe bir fena oluyorum. Aylar süren, acı çektiren diyetime bir paket kurabiye neler etti. Belki de 52 kilo olamayacağım gerçeğini kabullenmem lazım, belki de kurabiyeler bana bunu anlatmaya çalışıyor. İşin ilginç yanı yaptığım tüm soruşturmalara, araştırmalara ve sorgulamalara rağmen kurabiyelerin akıbetini hala bilmiyorum. Eve giren çıkanlardan biri de demedi ki "Kurabiyeleri ben yedim." Umarım bir dolabın derinliklerinden, küflenmiş ve yanlarına karıncaları katmış olarak çıkmazlar.
 
Bu diyet işleri cidden zor, zayıf olmak, zayıf kalmak çok çaba gerektiriyor. Ya da ben bu beslenme işinde ayarlarımı iyiden iyiye bozdum. Bir dönem gayet sağlıklı besleniyorum, süper kilo veriyorum. Sonra bir anda, fena halde yiyorum ve maalesef bu duruma vicdan azabı eşlik ediyor. Amaaaaan, şu zayıflık şişmanlık, güzellik çirkinlik gibi kavramlar olmasa hayatımızda. Aslında mühim olan insanın kendini nasıl mutlu hissettiği ve ben kesinlikle zayıfken kendimi mutlu hissediyorum. Ama işte kurabiyeye kız, annene sinir ol, yemek yapmak isteme derken otur ye. Belki de diyetisyen yerine bir psikoloğa gitmeliyim. Uzun yıllar boyu gittim de aslında ama o zamanlar sanki yemekle bir meselem yoktu. İtiraf edeyim en iyisi, benim canım galiba sigara istiyor! Tombi'ye hamile olduğumu öğrenir öğrenmez bıraktım sigarayı, geç bile kalmıştım. Ve bu zamana kadar da içmedim. Fakat son dönemde kendileri sıklıkla aklıma gelir oldu. Valla nasıl memnun olurum, bir sigara içsem. Ama olmaz, bir kere Tombiciğime yazık ve Garmin acayip sinirleniyor sigara lafı açılınca, kendisi bir sigara düşmanı. Ama bana kalsa, şu an balkona çıkar birkaç sigara içerdim. Amaaaaan hayat bazen çok bayıcı olabiliyor, yeme içme, gitme gelme, yapma etme...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder