21 Ocak 2011 Cuma

Hayırdır İnşallah ve Julia&Julie

Son 3-4 gündür, Tom Robbins'in "Sıska Bacaklar" adlı romanını elimden düşüremiyorum. Ya da şöyle diyeyim, büyülü bir dünyaya girdim çıkamıyorum, çıkmak istemiyorum. Fakat kitap üzerimde nesnelerle ilgili bir yan etkiye neden oldu; artık nesnelerin kendi kendilerine hareket edebildiğine ve hatta konuşabildiğine inanıyorum. Çekmecedeki kaşıklara, buzdolabındaki fasulye konservesine farklı bir gözle bakıyorum. Bu yeni bakış açısıyla yuvarlanıp giderken, akşam yemek hazırlıkları sırasında bir nesne bana bir oyun oynadı. Şöyle ki, etli taze fasulyenin pişme sürecini yakından takip ediyordum çünkü düdüklü tencereden çıkan sesler beni fena halde korkutuyordu ve tabi bir taraftan da düdüklü tencere bana birşey mi demeye çalışıyor acaba diye düşünmeden edemiyordum. Bir taraftan da klasik olarak yemek yapmanın ne saçma, ne gereksiz birşey olduğunu düşünüyordum, mutfağın ortasında dikilmiş. Tam konuşmaktan ziyade patlamaya hazır olduğuna inandığım düdüklü tencereyi, mutfakta tek başına bırakmaya karar verdiğim anda bir müzik sesi mutfağı kapladı. Telefon sesi değildi, evde müzik çalacak herhangi bir alet de mevcut değildi, fakat sanki ben bir film karesindeymişim gibi düşüncelerime, hareketlerime hoş fakat bilmediğim bir müzik eşlik ediyordu ve müzik çok ama çok yakınımdaydı. 'Ne oluyoruz yaw? Sıska Bacaklar beni ne hale getirdi?' diye söylenirken, fark ettim ki müzik sesi sevgili iphoneumdan geliyor. Hayır zil sesi değil tabi. Iphone, kendi kendine - buraya dikkatinizi çekerim, tuşları kilitliydi - bana bir şarkı çalmaya karar vermişti. Şaşırdım kaldım ama şarkıyı kapatmadım ve bitene kadar hareketlerime eşlik etmesine izin verdim. Harika bir tecrübeydi açıkçası. Ben fasulyeyi kontrol ediyorum ve arka planda sözsüz bir şarkı çalıyor (şarkının ne olduğunu halen bilmiyorum, ne hikmetse Track 3 diye kaydetmişim).



Bana "Hayırdır inşallah" dedirten fon müziğinin ardından, keyifle, uzun zamandır izlemek istediğim "Julia&Julie"yi izlemeye başladım. Yemeksel vb faaliyetler için ara vererek izlemiş olsam da çok iyi geldi film bana. Blog yazarı kahraman ayrıca çok hoşuma gitti. Umarım benim blog yazma tecrübem de Julie'ninki gibi şahane bir şekilde ilerler. Yemek yapmaktan hiç hazzetmesem de, film ben de yemek yapma isteği bile uyandırdı diyebilirim. Aaa bir de unutmadan, etli taze fasulye ilginç bir şekilde başarılı oldu. Buradan beni konuyla ilgili bilgilendiren Kunegond'a ve anneme teşekkür ederim ve şahsım adına pratik yemek yapma konusunda başarılarımın devamını dilerim.

Not: Bugünkü fotoğraftaki resim de Rus ressamlardan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder