10 Ekim 2015 Cumartesi

Doğum Günü Partisi Dediğin...

Tombi inşallah, sağlıkla, mutlulukla Kasım ayında 4 yaşına girecek. Ve ben buraya döndüğümüzden beri okuldaki arkadaşlarını davet etme suretiyle bir doğum günü partisi yapsam mı diye düşünüyorum. Maddi olarak burada bir parti yapmak çok kazık, ya kimse gelmezse ve mal gibi kalırsak, gelenlere hiç sempatik parti sahibi rolü yapasım yok, okuldaki anneler bence süper geyik gibi nedenlerle bir tarafım 'Yapma ne uğraşacaksın, kutlayın evde gitsin' diyor. Sosyalleşebilir miyim gerçekten, eğlenceli bir parti organize edebilir miyim, ben de o süper mutlu parti sahibesi annelerden biri olabilir miyim gibi sevimli sorular ise 'Yap da gör bakalım' diyor ve ben bunları düşünürken neredeyse her hafta sonu bir doğum günü organizasyonuna gidiyoruz. Bana kalsa gitmem ama çocukları mahrum etmek istemiyorum, ne bileyim ben iyiden iyiye antisosyal oldum diye onların da öyle olmalarına gerek yok di mi ama?

Ve bu partilerdeki problem, eğer sınıftaki annelerden herhangi biriyle muhabbetiniz yoksa, partiyi mal gibi dikilerek geçirmek zorunda kalmanız. Eğer size eşlik edecek kadar harika bir kocanız varsa o zaman problem yok. Onunla muhabbet edebilir ve gelen geçene tatlı tatlı gülümseyebilirsiniz. Benim kocam çocukların doğum günü partilerine katılmadığı gibi bir de benim sosyal becerilerim oldukça zayıf. Mesela bugün sempatik bulduğum Hintli bir anneye, 'Selam, nasılsın filan' dedim, o da bana dedi. Sonra 'Nerelisiniz?' diye sorduk karşılıklı ve hop muhabbet bitti. İkimiz yanyana dikilmeye başladık. 'Demek ki herkes benim gibi, başka bir dilde, ortak konu olmadan muhabbet zor' diye düşündüm ve fakat 10 dakika sonra Hintli arkadaşımızı başka bir anneyle hararetli bir şekilde sohbet ederken gördüm. Partinin sonunda birbirlerine arkadaşlık kolyelerinin parçalarını bile vermiş olabilirler, o derece muhabbet ettiler. Bense çocukları izleyip, pasta kesilmesi sırasında oğlumu kameraya kaydettim ve bir Allah'ın kuluyla tek kelime konuşmadım. Hayır ne hakkında konuşayım, valla konuşacak hiçbir şey gelmiyor aklıma. Geçen hafta bir de Garmin'in eski bir arkadaşının doğum gününe gittik. Yani bugünkü parti tuz biber oldu. Geçen haftaki partide izleyecek ya da kameraya kaydedecek çocuk da yoktu ortalıkta. Bütün gece yüksek bir sandalyenin tepesinde oturdum ve etrafa baktım. Diğer insanlar da gayet yakın mesafedeydiler, Türklerdi ve fakat ne diyeyim bu insanlara, "Naber, nasıl gidiyor? Ne iş yapıyorsun?" filan mı? Öyle oturdum, Garmin ise Türkçe, İngilizce sosyalleşmenin dibine vurdu. Sanki beni tanımıyor, yiyor, içiyor, konuşuyor. Allahtan erken kalktık! 

Yazının ana fikri; parti sevmiyorum, tanıdığım insanlar etraftaysa tamam ama öteki türlü beni davet etmeyin nolur ya, ciddi sıkılıyorum. 

1 yorum:

  1. çok dobra birisiniz :) keyifle okudum gerçekten.. kendinizi nasıl iyi hissediyorsanız öyle davranın, en güzeli..

    YanıtlaSil