4 Mayıs 2020 Pazartesi

Nereden Başlasam Nasıl Anlatsam?






Yazmadığım dönemde neler olup bittiğini anlatmak istesemde hem çok hatırlamıyorum hem de uzun sürer... Peki neden durduk yere yazmaya başladım? Ben en iyisi onu anlatayım...

Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi biz de evlere kapandık zorunlu olarak. Okullar Mart başında kapandığı için çocuklarla tabiki evde kaldık (Delirmek üzereyim).  Sonra Mart ayının 3. haftasında itibaren evden eğitim ya da evde kabus, evde dehşet diyebileceğimiz günler başladı. Çocuklarla mecburen ders başı yaparken, bir süre sosyal medyada gezintiler yaptım. Fakat sosyal medyadaki muhteşem hayatlar, olağanüstü anneler, mükemmel kadınlar, hiç kilo almayan, aksine yağdan kaybedip kastan kazanan insanoğlu sinirlerimi ziyadesiyle yıprattı. Blog okuyayım dedim ama blogların maalesef eski canlılığı yok. Ben de bunun üzerine kendi bloguma döndüm. Bazen gülerek, çokça hüzünlenerek eski günlerimi hatırladım. Mesela ben Tombi'ye hamile kaldığım dönemde aslında bir çeşit karantina yaşamışım. Her gün annemle, annemin evinde kalmışım. Bunu tamamen unutmuştum. İnsanoğlu gerçekten çok ilginç bir varlık. Sonra geçmişi okuyunca 2 çocuklu ve işsiz güçsüz ve parasız halimle ve şu anki durumumu da düşününce, Garmin ile niye evlendiğimi günlerce sorguladım. Niye evlendiğimi sorgulamanın dışında, neden hala evli kaldığımı da sorguladım tabi. O kadar boşa geçmiş ve anlamsız geldi ki onunla geçirdiğim yıllar... Bugün çocuklar yüzünden kavga ettiğimiz için daha da takmış durumdayım evliliğimize ama artık anladım bu evliliğin anlamı, geleceği, yok. Çocuklar var. Ben işsiz güçsüz bir halde çocuklarla naparım? İşte problem burada başlıyor. İlk blog yazım, 'Nasıl Boşanırım?' yazısına döndü maalesef. 

Garmin'le birbirimize uygun bir ikili olmadığımızı uzun zamandır düşünüyorum aslında. Hatta o ilk birkaç yıl hariç hadi ilk 10 yıl diyelim, onu hiç sevmemiş bile olabilirim. Çok acı çok. Bana daha Tombi doğmadan önce, bir gün ansızın boşanalım demişti. Ben de çok yıkılmıştım ama olur demiştim. Sonra akşamına tekrar buluştuk ve olaylar gelişti. Bir kere de Lokum 2 yaşındayken yine dedi, ben de yine olur dedim ama yine geldi. O da benimle aynı durumda bence, beni zerre kadar sevmiyor ve ona, onun değerlerine, karakterine, beklentilerine hiç uygun bir kadın olmadığımı biliyor. Problem şu ki, ikimiz de iki çocukla boşanmaya cesaret edemiyoruz. Ben parasız nasıl geçineceğimi düşünürken, o da büyük olasılıkla bizi ayrı bir evde finanse etmesinin ne kadar masraflı olacağını düşünüyor.

Çok saçma kurum bu evlilik. İnsan neden aynı insanla bütün ömrünü geçirmek istesin? İki insanın birbirini ömür boyu sevmesi mümkün mü? Var gerçi etrafta çok uyumlu ve mutlu çiftler. Bir süredir mutlu birlikteliğin sırrının kadın erkek arasında çok iyi arkadaşlık olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum da noluyor? Milyonlarca Türk kadını gibi bu dünyadan mutsuz, istediği gibi yaşayamamış bir halde göçüp gidicem. Amma karanlık bir yazı oldu bu yahu! Napayım olsun, umarım gelecekte mutlu bir günde döner okurum...



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder