17 Mart 2019 Pazar

Hava Durumu

Blogu açana kadar göbeğim çatladı. Sonra yeni blog açayım dedim - kafaya gel - onu da beceremedim. Ve derken nihayet kürkçü dükkanına döndüm. Kısa girişten sonra ne yazacaksam yazayım...

Geçen hafta sabah saatlerinde, 16 derece olan hava sıcaklığı, bugün itibariyle 23 dereceye yükseldi! Biraz hızlı değil mi yahu? Garmin'e sabah 7'de hava durumunun 23 derece olduğunu söylediğimde, aldığım tepkiyse "25 derece ne, sen 40'ları bekle" oldu. Haklı mı? Haklı. Bunlar iyi günlerimiz. Hava ısınsın tabi yapacak birşey yok ama bu sürece üzerimde 8 kilo fazlayla girmeseydim iyiydi. Vallahi ömrüm yeme içme derdiyle geçiyor. Yedim yemedim, rejim yaptım bozdum… İyice kafayı bozdum ve son 3 haftadır ketojenik diyet yapmak için uğraştığım dönemde ise gördüm ki; rejim yapmaya çalıştıkça daha çok yemek istiyorum ve yiyorum da. Nereden girdim bu sarmallara yahu? Çok sinir bozucu. Ver istediğin kadar kiloyu, çeneni kapa, yaşımına devam et. Neyse bakalım yarın Garmin'le yeniden başlayacağız. Bununla uğraşacağına iş bulsam mesela? Ya da doğru düzgün yemekler filan yapsam? Birşey söyleyeyim mi bu evde olmak insanı çok bitiren birşey, gerçekten. Ev işleri de bordrolu, böyle ciddi bir iş olmalıymış. Yani bu işi yapmak isteyenler başvurup nasıl bir muhasebeci işini seçip, çalışıyorsa o şekilde çalışmalıymış. Ortada bir ev mi var? Orada çalışmak isteyen ve tabi çalışan bir kadın ya da erke olmalıymış. Yani isteyen kadın ev işlerinde çalışsın (biliyorum yatılı yardımcı, bakıcı vb var ama ben başka birşey anlatmak istiyorum) isteyen başka bir işte çalışsın. Mesela çocuğu olunca çocuk baksın -tabi istiyorsa- ama sonra çocuk okula, kadın işine… Yani şöyle birşey olmasın; çocuk oldu, onunla olmak istiyorum, işi bıraktım, hoooop yıllardır çocuk bakıyorum ve sürpriz evin görünen görünmeyen tüm işleri tepemde. Sevmiyorum arkadaş ben ev işlerini, bunu yapmak isteyenler, bırakalım para karşılığında (her iş gibi) yapsınlar. Peki onların evlerindeki işleri kim yapacak? Onları da o işi yapmak isteyenler, ya da çok istiyorlarsa kendileri yapsın. Umarım bu yazdıklarımı kimse okumaz çünkü sanırım süper saçmalıyorummmmm.

O kadar manasız ve nankör ki ev işleri. Bulaşık makinesini boşaltıyorsun, yarım saat sonra tekrar doluyor. Ütüyü bitiriyorsun, yıkanmış giysileri açarken üzerime kara bulutlar çöküyor. Bilin bakalım niye? Çünkü yıkanmış çamaşır eşittir yeni ütü!!!! Banyoyu temizliyorsun, üstüne bir duş alıp çıkıyorsun  ve o da ne yerde yine saçlar saçlar saçlar… Ya da temel işleri bitiriyorsun sonra çöp torbasını değiştiriyim diyorsun; Allah'ım o dolabın hali ne? Bir ben yokum, torbalar, deterjanlar, boş şişeler. Toplamak lazım ama toplamak istiyor muyum? Hayır teşekkürler. Ütülenmiş tshirtleri çekmeceye koyacaksın, çekmecede bir fırtına, bir boşaltıp düzenlemek lazım ama neden neden neden? Öyle sıkıcı ki. Daha yazayım mı? Hayır düşünüyorum iş bulup çıksam bu sarmaldan fakat kötü haber şu ki çalışsan da çalışmasan da bu sarmaldan aslında çıkamıyorsun. Çalışsan evet maaş karşılığında birini buluyorsun ama o kişide sen ona muhtaçsın kafası olduğundan ve toplumsal olarak ev işleri her türlü kadının üzerinde görüldüğünden, çalışsan da ana sorumlu sensin. Halbuki benim dediğim gibi şirketvari bir sistemde yürütülse bu ev işleri, herkes mutlu olabilir. Başka bir çare bulamıyorum. Ben yapmak istemiyorum ev işi, sevmiyorum, seven var mı? Her gün her gün olacak iş değil yani. Her gün yatak topla, her gün yemek yap, cidden olacak iş değil.

Neyse bugünkü saçmalığımın da sonuna geldik, gidip çamaşır asmalı ve çocuklara öğleden sonra için yiyecek birşeyler hazırlamalıyım. Yarın çocukların akademik gelişimi neden annelerin üzerinde konusuna ve sorunsalına değinerek, eğitim sistemini sorgulamayı planlıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder