15 Şubat 2022 Salı

Son 7 Ay

 Can sıkıntısından 2 gün önce kendi blogumda neler yazdığıma bakarken, bir de ne göreyim; biri yorum yapmış. Ne heyacan, ne mutluluk ve tekrar yazma kararı, inşallah bu sefer düzenli olarak...


Temmuz'dan bu yana, bir ülke değiştirdim ve beraberinde yeni bir ev. Ülke değişimi, çöle dönüş yani kürkçü dükkanı, alıştığım hayat ve düzen. Fakat ev değişimi vurucu hatta yıkıcı oldu çünkü maddi sıkıntılar nedeniyle başka bir semte ve başka bir apartman dairesine giriş yaptık. 21 Ağustos gecesi Garmin beni ve çocukları havaalanından alıp, hiç görmediğimiz yeni evimize getirdi ve içeri adımımı attığım andan itibaren sevmedim, sevemedim evi. Yapacak bir şey olmadığı için yerleştik tabi, ilk haftalar zor olsa da bir düzen tutturduk. Garmin evle ilgili şikayetlere kulaklarını tıkadı çünkü kira aşırı ucuzdu. 


Çocuklar uzun bir aradan sonra Eylül başında okula gitmeye ve onları okula götürmek için sabahın 6'sında kalkmaya başladım. Eski okullarına tekrar başladıkları için adaptasyon kolay oldu, çok şükür. Garmin evden çalışmasaydı her şey okulla birlikte daha rahat olacaktı ama maalesef Garmin evden çalışma konusunda kararlıydı ve hala da kararlı. 


Yoga eğitimi bitti ve yenisine başladım. Başlamaz olaydım! 200 saatin üstüne, ne gerek vardı? VE hoca saatlerce aynı şeyleri, çevirip çevirip, neden benim dışımda herkese çok yumuşak ve dingin gelen bir ses tonuyla anlatıyordu? Neden neden neden? Zoom üzerinden olan tüm dersler boyunca, elimle ağzımı kapatarak söylenip durdum ve buna devam ediyorum. Ayrıca dersler boyunca yandan telefonumda gezdim durdum. Bir şey kaçırdım mı? Hayır! Çünkü dediğim gibi aynı şeyleri farklı kelimeler ve devrik cümlelerle anlatınca, ilk yarım saat dinlesem yetiyor! Çok sıkıcı çok. Birkaç yoga dersi vermeye başladım ve maalesef yoga dersi vermeyi değil, yoga dersi almayı sevdiğimi keşfettim. Çok acı çünkü Garmin ciddi yogadan çok para kazanacağımı düşünüyor. Tabi bu kadar eğitim yatırımı yaptığım için iyi kötü ders vermeye devam ediyorum ama bu dersler bana ne finansal özgürlük, ne keyif, ne de mutluluk sağlıyor. 


Yılbaşı tatilinde çocuklarla 3 hafta İstanbul'a gittim. Tüm birikimimi cilt bakımına yatırdım ama yüzümde hala gözenekler var. 45 yaşında, işsiz olmak ve yüzünde gözenekler olması hoş bir durum değil. Dilerim kimsenin yüzünde 10 yaşındna itibaren, izi kalacak yapıda sivilce çıkmaz. Ve çocuklarım umarım bu konuda benim genlerimden uzak durmuşlardır. İstanbul tatili, Garmin'den ve evden uzak kalmak anlamında iyiydi. Fakat yine döndük geldik. Gelir gelmez Garmin covid oldu, ardından Lokum, ardından ben. Ve İstanbul'da 'Ayyyy ya yine kapatma olursa salgın yüzünden, ben ne yaparım o evde günlerce?' dememin bedelini ödedim. 3 hafta evden çıkamadık. Deliliğin sınırlarını zorladım. 3 hafta sonunda çocuklar okula döndü, fakat Garmin işe dönmedi! Bu konuyla ilgili adak adamaya, gerekirse büyü yapmaya karar verdim:) Evde yalnız kalma, tek başıma kitap okuma, dizi izleme isteğim öyle kuvvetli. Bence herkesin kendine ait bir alana ihtiyacı var, küçücük bir alan olsa da...


Şimdilik bu kadar 7 ayın özeti. Ve kendime söz; her gün olmasa da, 2 günde bir bundan sonra yazacağım yazacağım yazacağım....

2 yorum:

  1. Nihayet yazdiniz! Ben siki bir takipcinizim daha cok yazin lutfen, sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkürler, devam etmeyi umuyorum

    YanıtlaSil