12 Ağustos 2013 Pazartesi

Herkesin Gerçeği Kendine

Anneme göre bizim evle Bağdat Caddesi arası çok yakın. Bana göre ise inanılmaz uzak. Dile kolay 25 dakika yürüyoruz. Ona göre; ben hamile olduğum için yavaş yürüyorum ve süre uzuyor. Bana göre; zaten o daracık kaldırımlarda hızlı yürümek imkansız.

Anneme göre kaldırımlar dar değil. Bana göre; çok dar ve bir de üstüne her adımda, kaldırımın ortasında bir ağaç var. Ağaçları severim ama kaldırımları sanki yayalar için değil de ağaçlar için yapmışlar gibi bir durum var. Hem kaldırımda kalıp, hem ağaçlara çarpmadan, pusetle ilerlemek ciddi yetenek istiyor. Aaaa bir de bu daracık kaldırımlara kimi zaman motosikletler park ediyor. Onlarla ilgili duygularımı ise yazıya dökmesem de olur.

Anneme göre; apartmanın asansörlerinden biri geniş, her türlü puset sığabilir. Bana göre; ki bildiğiniz metreyle ölçtüm biçtim, her iki asansörde aynı ölçülerde ve ikisine de iki çocuk için yapılmış pusetlerle sığmak imkansız. Zaten puset asansöre sığsa, kaldırımlara sığmaz bu şehirde. Niye satıyorlarsa sanki? Hem beğeniyorsun, hem kullanamıyorsun. Getirmesinler böyle şeyleri, bilmemek, kullanamamaktan iyi. Bahsettiğim, hayallerimi süsleyen puset Bugaboo Donkey bu arada. Bir tasarım harikası bana kalırsa ama kullanmadıktan sonra hiçbir anlamı yok tabi.



Anneme göre; bizim ev her daim serin. Halbuki serin olan ev kendi evi. Ben ne zaman "Ahhh çok sıcak desem," "Aaaa sen de yani, neresi sıcak, çok serin bir ev," diye cevap veriyor. Hamile olmamın filan hiç önemi yok. O illa bu evle ilgili güzel şeyler söyleyecek.

Anneme göre; her gün Bağdat Caddesi'ne yürümek çok anlamsız. Benim içinse son birkaç senedir hayatın anlamı. Ve bu nedenle her gün gitmek istiyorum. Ev insanı değilim ben. Çocukla da dışarıda daha kolay vakit geçirildiğine inanıyorum. 

Anneme göre; şükretmeyi bilmiyorum ve sürekli şikayet ediyorum. Olabilir, şikayetçi bir bünyem var ama ortada da bazı gerçekler var. Mesela Garmin'in arabayla bizim evle Bağdat Caddesi arasının kaç kilometre olduğunu ölçmüş olması gibi. Aradım az önce, yaklaşık 2 km olduğunu söyledi. 2 km az bir yol mu şimdi?

Ne desem ne yazsam boş aslında. Herkesin gerçeği kendine -Bitiş paragrafında, başlığı kullanmam da komposizyon yazma tekniklerine pek uygun oldu ama kimin umurunda- istediğim kadar söyleneyim, istediğim kadar istatistiki veriler sunayım (mesafe, asansörün boyutları gibi), istediğim kadar haklı olayım, kendi kendimi ne istediğimi tam bilmeden bu eve sıkıştırdım. Ne sıkışması yahu? Abartıyor muyum? Tabiki abartıyorum ama gönül istiyor işte eski evin sokağına geri dönmeyi, o sokakta bir evde oturmayı, 5 dakikada Cadde'ye, markete, fırına, pastaneye, parka ulaşmayı, sokaktaki köpekleri sevmeyi, herkese selam vermeyi. Ancak lobi faaliyetleri yapsam da şu an bu eve mahkumum gibi gözüküyor. Neyse hayırlısı. Bir evimiz olduğu için tabi çok şükür ama insan zihninden gerçekten geçenleri de yazmazsa olmaz yani. Hep şükür diye yalandan mutlu diye de gezilmez ortalıkta.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder