İlk olarak sırtıma, pıt pıt dokunup kendimi tebrik ediyorum. Her Pazartesi yazma kararımı uyguluyorum, çok şükür! Yeşim Cimcöz'ün her hafta mail kutuma gelen, "Haftalık Atıştırmalar"ını okumak da beni motive ediyor. 'O yazmış, ben de yazayım' diyorum ve öyle de güzel yazıyor ki. Onun yazdıklarında; benim yazdıklarımın aksine bir konu bütünlüğü, faydalı video linkleri var. Belki ben de bir gün o seviyeye ulaşırım. Ama yazmaya ya da herhangi bir şeyi düzenli yapmaya devam etmek istiyorsak napıyoruz? Kendimizi kimseyle karşılaştırmıyoruz ve yapmak istediğimiz şeyi yapmaya devam ediyoruz!
Geçen hafta olmadı bence; iyi pişmedi, yeterince kabarmadı, lezzetsizdi, bir şey eksikti ya da gezegenler de, belki ay da bir gariplik vardı. Pazartesi gününe, yılda sadece bir iki kere yağmur yağan ama yağdı mı sağlam yağan ve hayatı felç eden bir yağmur ihitmaliyle yani kara bulutlarla başladık. Mesela atıyorum Ankara'da kara bulut görsen, dersin ki 'yağmur yağacak', yanına şemsiyeni alırsın vb. Burada kara bulut gördün mü tedirgin bir bekleyiş başlıyor çünkü bir saat sonra güneş de çıkabilir ya da birden çılgınca yağmur da yağabilir. Tüm yıl sıcak olan ve yağışsız bir iklimde yaşayınca insan yağmurdan korkar oluyor. Çocukların okulunda -tabiki açık havada- organizasyon olmasa çok da takmazdım ama Pazartesi ve Salı günleri bulutlar, aaa biraz yağdı, rüzgar mı şiddetlendi, ya çok yağarsa stresiyle geçti. Organizasyon günü bulutsuz ama serindi hava. Organizasyon da iyi geçti ama tüm gün ayakta, müzikler, yemekler, binlerce çocuğa yemek servisi derken yorucu geçti. Çocuklarla okul bitiminde eve geldik, hayalim dışarıdan yemek siparişi vermek, ayaklarımı uzatıp yatmak, çocuklar yatınca da dondurma kaşıklamaktı bir dizi karşısında, tercihen "Bad Sisters". Fakat Tombi boğazım ağrıyor dedi, Lokum dışarıdan yemek istemedi. Ben bir şeyler pişirmek için debelenmeye başladım, Tombi'nin boğazına sprey sıktım, bir baktım çamaşır sepeti dolu, haydi hop çamaşır, her taraf kedi tüyü, yemek pişerken bir de evi süpüreyim derken, yemek yiyebildik ve çocukları erkenden yatırdım. Dondurma yemek yerine akşamı "Nolur Tombi iyileşsin" diyerek geçirdim. Sabah okul için kalktığımızda Tombi kusmaya başlado. Garmin onu hastaneye, ben Lokum'u okula götürdüm. Bir gece iki gün hastane ardından Cumartesi rutine döndük. Tombi çok şükür toparladı.
Bu kaotik günlere Alexander McCull Smith kitapları eşlik etmeye devam etti. "The Right Attitude of Rain" den sonra "The Novel Habits of Happiness"a başladım ve bitirdim. 13 kitaptan oluşan Isabel Dalhousie serisini, sırayla okumayı çok isterdim ama kitaplar ingilizce olduğu için pahalı ve hepsi de kolay bulunmuyor. Burada ikinci el kitap satan bir dükkan var, oradan bulursam alıyorum Alexander McCull Smith romanlarını ve sıraya filan bakmadan okuyorum. Bu arada çok kitap yazmış Alexander bey, insan kıskanıyor. Dün de Nick Hornby'nin "High Fidelity" adlı romanına başladım. Anlatıcı 35 yaşında bir erkek olduğu için pek hoşuma gitmedi. Galiba erkeklerin bakış açısı hoşuma gitmiyor ya da bu kitaptaki adamın bakış açısı, emin olamıyorum. Aslında Nick Hornby romanlarını seviyorum, mesela "Juliet Naked", "State of the Union", "Just Like You" gayet tatlı romanlar. Bazı romanları filme ve diziye de uyarlanmış ama "High Fidelity" olmamış sanki, belki ilk romanı olduğu için. Bıraksam mı bitirsem mi diye düşünüyorum ama sanırım bitireceğim.
Yazdım ama bakın toparlayamıyorum, kopukluklar var, olmadı sanki ama devam. Bu hafta sağlıklı, sakin, huzurlu, neşeli geçsin inşallah. Aklıma yapacak yemek gelsin ve yaptığım yemekler lezzetli olsun. Çamaşırlar birikmesin, kimse cebinde kağıt mendil unutmasın. Geceyarısına kadar dizi izleyip uykusuz kalmayayım. Otopark girişine, yaya kaldırımına arabasını park edip, markete giren insan görünümlü yaratıklar Allah'a yakın insanlara uzak olsun. Pratik, becerikli bir insan olayım bu hafta, Alexander McCull Smith gibi seri seri roman yazma perileri omzuma konsun, hatta sırtıma çıkıp bana zorla yazdırsın. Herkes ama herkes için ya da şöylesi daha iyi; iyi niyetli, yumuşacık kalpli, hayalperest insanlar için her gün güzel olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder